Türkiye Doğasının Sırtındaki Bıçak

Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı’nın ilk 14 maddesi TBMM Çevre Komisyonu’nun 31 Mayıs 2012 tarihli toplantısında bir günde görüşülerek onaylandı. Tasarı, ilgili Bakanların ‘asıl şimdi doğayı koruyacağız’ yönündeki açıklamaları ve ülkemizin AB uyum sürecinin çağdaş beklentilerinin aksine, 1958’den bu yana edinilmiş tüm kazanımları yok ediyor.

Yasa Tasarısı’nın 6. maddesi tüm korunan alanların sınırlarının değiştirebilmesine, daha kötüsü tümüyle kaldırılmasına olanak veriyor. Ayrıca hemen seçim öncesi  (24. Yasama Dönemi) TBMM Çevre Komisyonu tarafından kabul edilen tasarıda bilimsel çevrelerin, ilgili kamu kurumlarının, sivil toplum kuruluşlarının ve koruma alanlarında ve çevresinde yaşayanların karar süreçlerine dâhil olması için öngörülen ulusal ve yerel kurulların tümünü tasarıdan çıkarıyor ve katılımcılık yönünden ülkemizi 30 yıl önce hazırlanan yasaların daha da gerisine götürüyor.

Bu Tasarı’yla doğal zenginlik açısından öne çıkmış ve tüm dünya ile paralel koruma altına alınmış milli parklarımız, doğal sitlerimiz, yaban hayatı koruma sahalarımız, uluslararası öneme sahip sulak alanlarımız yıllar önce ilan edilmiş olsalar bile yatırımcıların arazi edinme ve işletme taleplerine karşılık elden çıkarılabilecek. Öte yandan, bilim insanları, uzmanlar, sivil toplum kuruluşları veya yöre haklı bundan böyle herhangi bir alanın koruma altına alınması sürecinde söz sahibi olamayacaklar.

5 Haziran 2012 tarihli TBMM Çevre Komisyonu toplantısında geriye kalan hükümlerinin karara bağlanması ve Tasarı’nın yasama dönemi kapanmadan Genel Kurul’da oylanarak yasalaşması bekleniyor. Tasarı’da geçen ve net bir tanımı yapılmadığı için suistimale açık olan ‘üstün kamu yararı’ ifadesi nedeniyle korunan alanlar madencilik, enerji, sanayi, tarım, turizm gibi yatırımlara adeta adres gösteriliyor. Bu yüzden nükleer, HES, baraj, altın madeni, konut yatırımcılarının gözü Çevre Komisyonu’nda. Geçmişte komisyonun tartışma sürecine katılıp öneri ve itirazlarını bildirme fırsatı yakalayan sivil toplum kuruluşları bu kez gelişmeleri TBMM internet sitesinden izlemek zorunda bırakıldı.

74 sivil toplum kuruluşunun oluşturduğu Tabiat Kanunu İzleme Girişimi olarak; sürecin demokratik, çağdaş ve katılımcı yaklaşımdan uzak; kapalı kapılar ardında yürütülmesini ve Tasarı’yla ülkemizin geleceği için bu derece kritik kararların uluslararası imza attığımız sözleşmelerin ve elde ettiğimiz ulusal birikim ve kapasitenin hiçe sayılmasını kınıyoruz. Ayrıca tüm ülkelerin en üst düzeyde katılımıyla 20 – 22 Haziran 2012 tarihlerinde Brezilya’da yapılacak Rio+20 Toplantısı’nda dünyamızın korunması için ülke olarak neler yaptığımıza dair söylenecek tüm sözlerin gerçeği yansıtmayacağını, doğal değerleriyle öne çıkan ülkemizin büyük bir yıkım altında olduğunu kamuoyuna açıklıyor, Komisyon toplantısının 5 Haziran Dünya Çevre Günü’ne rastlamasının kamuoyunu yanıltmayı hedeflediğine inanıyor ve bu yöndeki karşı duruşa katılıma çağırıyoruz.

Tabiat Kanunu İzleme Girişimi

Fotoğraf: İsmail Şahinbaş