Ramsar: “Dünyadaki Tatlı Suyun % 70’i Tarım İçin Kullanılıyor”

ramsar sirtcantam

Uluslararası Sulakalanlar Konfederasyonu Ramsar, Dünya Sulakalanlar Günü’nün bu yılki temasını ‘Sulakalanlar ve Tarım’ olarak belirledi. Ramsar Sekretaryası’nın açıkladığı verilere göre dünyadaki tatlı suyun yüzde 70’i tarım amaçlı faaliyetler için kullanılıyor.

TEMA tarafından paylaşılan habere göre, sulakalanların dünya çapında korunması ve akılcı kullanılması için Ramsar’da (İran) 1971 yılında imzalanan ve Ramsar Sözleşmesi olarak bilinen Uluslararası Sulakalanların Korunması Sözleşmesi 2 Şubat Dünya Sulakalanlar Günü’nde temasını ‘Sulakalanlar ve Tarım’ olarak belirledi.

Ramsar Sekreteryası’na göre, dünya üzerindeki toprakların yüzde 11’inde tarımsal üretim yapılıyor. Ekim alanı aynı kalırken bu alanlarda geleneksel tarım yerini sürdürülebilir olmayan tarımsal faaliyetlere bırakıyor. Su tüketimi yoğun, kimyasal girdisi yüksek, yörenin ekosistem özelliklerini dikkate almayan ekstansif tarım* artıyor. Ekosistemler ile birlikte insan sağlığı, içme suları olumsuz yönde etkileniyor. Veriler, son 50 yılda ekstansif tarım yapılan alanların iki katına çıktığını gösteriyor. Çevrelerindeki tarımsal yaşam sürdürülebilir bir şekilde planlanmadığı için kirlilik ve su seviyesindeki düşüşler meydana geliyor. Bu nedenle de sulak alanlar yok oluyor.

Ramsar Sekretaryası’nın açıkladığı verilere göre dünyadaki tatlı suyun yüzde 70’i tarım amaçlı sulama faaliyetleri için kullanılıyor. Sulama aşamasında ve sonrasında taşan suyun bir bölümü nehirlere ve su varlıklarına geri dönüyor, kalanı ise buharlaşıyor.

2 Şubat Sulakalanlar Günü kapsamında açıklama yapan TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, Türkiye’deki sulakalanların da aynı kaderi paylaştığına dikkat çekerek, “Sulakalanlar çevresindeki yaşamın sürdürülebilirliği için; sulakalanların özgün şartlarına uygun, iklim değişikliği risklerini göz önünde bulunduran sürdürülebilir sulakalan yönetimi gerekli” dedi. Türkiye’deki sulakalanların iklim değişikliği baskısını yoğun olarak hissettiğini ifade eden Ataç; “Bölgelerin ekosistem şartlarına uyumlu olmayan sulu tarım faaliyetleri sulakalanlardaki doğal ve sosyal yaşamı tehdit ediyor. Sulakalanlar yok olurken sadece ekosistemler değil çevresindeki sosyo – ekonomik, sosyo – kültürel yaşam da yok oluyor” dedi.