Manisa’daki Radyasyon Skandalı Yıllardır Örtbas Ediliyormuş

greenpeace sirtcantam

Manisa’daki Köprübaşı uranyum yataklarının bulunduğu bölgede yüksek radyasyon değerlerinin 5 yıldır yetkililer tarafından bilindiği ama gerekli tedbirlerin alınmadığı ortaya çıktı.

Geçtiğimiz hafta normalin 140 kat üzerindeki radyasyon değeriyle gündeme gelen Manisa’nın Köprübaşı İlçesi’ndeki radyasyon tehdidinin 2008 yılından beri yetkililer tarafından bilindiği ancak herhangi bir tedbir alınmadığı ortaya çıktı. Pek çok farklı rapora göre test edilen bölgedeki kuyu ve kaynak suları yüksek düzeyde uranyum içeriyor.

Fırat Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği’nden Prof. Dr. Ahmet Saşmaz’ın 2007 – 2008 yılları arasında TÜBİTAK desteğiyle hazırladığı rapor, Köprübaşı uranyum yatağının bulunduğu alandaki suların, uranyum açısından Dünya Sağlık Örgütü kriterlerine göre en az on katına kadar daha fazla kirlendiğini ortaya koyuyor.

2010 yılında hakemli bir dergide yayımlanan bir diğer bilimsel rapor, bölgedeki yeraltı suları ve toprağın uzun süreli kullanımının yerel halk sağlığı için zararlı olabileceğini ortaya koyuyor ve halk sağlığının korunması için uranyum madeninin bulunduğu bölgede yüzeydeki yeraltı sularının ve toprağın kullanılmaması gerektiğini ifade ediyor.

Microsoft Word - KAPAK

Yetkililerin beş yıl öncesinde bilgilendirilmesine rağmen, yüksek radyasyon düzeylerinin yarattığı sağlık risklerinden halkı korumak için hiçbir tedbirin alınmadığı görülüyor.

Bölgede 70’lerden bu yana yüksek uranyum miktarı biliniyor, hatta burada pilot bir madencilik bile yapılmış. Doğal olarak radyoaktif olan uranyumun su kaynaklarında artış gösterdiği belgelenmiş. Hakemli bir dergide yayınlanan bir makale açıkça önleyici tedbirlerin alınması gerektiğini öneriyor. Buna rağmen devlet otoritelerince hiçbir önlem alınmamış olması başlı başına bir skandal.

Bebeklerin radyasyonlu su içmiş olması kabul edilemez

Bu kirliliğin örtbas edilmesi burada yaşayan insanların hayatını hiçe saymak. Geç kalınmış olmasına rağmen şu an bir an önce yapılması gereken, Türkiye’deki nükleer güvenlikten sorumlu kurumların bir kriz masası oluşturması, güçlü tedbirler alınması ve geniş çaplı bir araştırma yapılması. Bölgede yaşayan insanların bu suyla ilişkisi hemen kesilmeli, bu insanlara ve hayvanlarına temiz su temin edilmeli ve derhal bölgedeki halkın sağlık durumuyla ilgili araştırmalar yayınlanmalı.