Kumdan Kaleler

Nisan yağmurları geçtikten hemen sonra açılacak olan güneş ve ısınan havalar bizi su kenarlarına doğru yönlendirecektir. Genellikle su kenarlarına gitme fikri ilk ılıman günlerle birlikte başlar ve yaz tatili planları yapılmaya başlanır. Bu arada gazetelerde ‘erken rezervasyon yapın tatili ucuza getirin’ reklamları da işe karışınca artık yaz gelmiş sayılır.

Yaz tatili batı ve güneyde yaşayanlar dışında asıl soğuk kesimlerde daha fazla talep bulmaktadır. Bugün ulaşım olanaklarının artması nedeni ile her yere kolayca ve ucuz gitme şansı bulunmaktadır. Bu durum iç turizmi canlandırmakta ve bir ölçüde turizm ekonomisini desteklemektedir. Sıkıntı, verilen paralara karşılık alınan hizmetin kalitesinde saklıdır.

Yaz denince değil, yılın her zamanında su kenarlarında tatil yapılabilir. Artık çok soğuk sularda bile giyilen özel giysiler sayesinde yüzülebilmekte, su altına dalış yapılmaktadır. Katamaran, yelken, kano, sörf, rafting gibi sporlar su ortamlarında yapılacağı için eğer özel giysiler temin edilebilirse her zaman yapılır. Doğal olarak sıcak ortamlar tercih edilse de bazen sınır tanımayan su sporcuları rutinleri bozmakta ve bizi kış koşullarında yaz ortamı görüntüleri sunmaktadır.

Kocaeli’de neler yapılır veya neler yapılıyor baktığımızda her tarafın öncelikle sularla kaplandığını bilmek zorundayız. Kuzey de Karadeniz, doğuda Sakarya ve Sapanca, yanı başımızda Marmara, batıda Boğaz derken her tarafımızın sularla çevrili olduğunu görüyoruz. Bunun anlamı bu bölgede herkesin yüzme bilmesi gerektiği şeklinde özetlenebilir. Herkes yelken kullanabilir, herkes kano ve katamaran kullanabilir diyebilir miyiz? İşte bu sorulara doğru veya olumlu yanıt vermek çok zor görünüyor. Birçok arkadaşımızın ne yazık ki yüzme bilmediğini, yazın gittikleri deniz kenarlarında yalnızca güneşlenmeyi tercih ettiklerini dinliyoruz. Çocuklarımızın büyük bölümü de deniz kenarında kumdan kaleler yapmayı tercih ediyorlar.

Su sporları bu bölge için ciddi bir potansiyel olarak değerlendirilmelidir. Bir kere herkes yüzmeyi öğrenmelidir. Kerpe, Kefken ve diğer bildiğimiz kıyı bölgelerinde her zaman rahatlıkla sörf ve katamaran yapılabilir. Bunların düzenlenmesi ve eğitiminde üniversiteye önemli görevler düşmektedir. Belki BESYO bu konuda oralarda birer su sporları eğitimi programı başlatabilir. Ya da KOMEK bu işe de el atabilir. Bunu dikkate almalıyız.

Doğudaki çocuğumuz kayak yapabilmektedir. Çünkü günlük yaşamın bir parçası, orada aylarca ortadan kalkmayan kardır. Keza dağlık arazilerde olanlar maraton ve dağcılık işlerinde çok yeteneklidirler. Bunun batı versiyonu dediğimizde aklımıza gelen bir hareket bulunmamaktadır. İşte bize düşen görev bu aktiviteleri başlatmak ve herkese bu hizmeti sunabilmektir. Kumdan kale yaparken ileride bir kaşık suda debelenmemek için biraz daha hareketli olmaya ne dersiniz?