Kömür Karanlığı

Stockholm’de 1972’de gerçekleştirilen ve uluslararası alanda, çevre hakkının dile getirildiği ilk toplantı olan BM Çevre ve İnsan Konferansı, çevre sorunlarına yönelik politika arayışlar açısından bir milat olarak kabul edilir.

Çevre hakkı açısından, ‘İnsan, onurlu ve iyi bir yaşam sürmeye olanak veren nitelikli bir çevrede, özgürlük, eşitlik ve yeterli yaşam koşulları temel hakkına sahiptir’ ilkesinin yer aldığı bildirinin kabul edilmesi nedeniyle de ayrı bir öneme sahiptir. Çevre hakkına yönelik bu tanımın ilk kullanımının üzerinden 40 yıl geçmesine rağmen, çevrenin korunması şöyle dursun, özellikle enerji üretimi kaynaklı çevre kirliliği giderek artan bir hızda ilerliyor.

Çevre ve doğa korumadan öte, bir insan hakları mücadelesine dönüşüyor. Bu ilkeyi tekrar hatırlatan, Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA), geçen hafta kömür piyasasıyla ilgili açıkladığı rapor oldu. IEA, beş yıl sonra kömürün, dünyada en büyük enerji kaynağı olma konumunu petrolün elinden alacağını ve yüksek derecede kirliliğe yol açan bu enerji kaynağının kullanımının önüne geçmenin tek yolunun daha düşük doğalgaz fiyatları olduğunu açıkladı.

Dünyanın, en ucuz ve en kirli fosil yakıtıyla bir başka fosil yakıt arasında kalırken, yenilenebilir enerjinin adının bile geçmemesinden hiç bahsetmeyeceğim.

Yazı: Pelin Cengiz, fotoğraf: Greenpeace