Batum, Gürcistan’a bağlı Acara Özerk Cumhuriyeti’nin Karadeniz kıyısında bir liman kenti. Hopa’ya bağlı Sarp Sınır Kapısı’nın sadece 20 km ötesinde 200 bin nüfuslu subtropikal iklime sahip bir şehir.
Batum bir turizm kenti. Bu yüzden yaz aylarında şehrin nüfusu iki katına ulaşıyor. Ama şehir aynı zamanda, Trans Kafkasya Demiryolu’nun ve Bakü Petrol Boru Hattı’nın son bulduğu önemli liman ve ticaret merkezi. Şehir, petrol rafinerisi ve gemi yapımcılığıyla da biliniyor. Türkiye’yi karayoluyla Gürcistan ile Azerbaycan’a ve Asya cumhuriyetlerine bağlayan Sarp Sınır Kapısı Batum’a açılır.
Sarp Sınır Kapısı’ndan Batum’a günübirlik geçişler için sadece nüfus hüviyet cüzdanınızı göstermeniz yeterli. Nüfus hüviyet cüzdanınıza bakarak 24 saat süre ile Batum’u gezebilmeniz için size bir izin belgesi hazırlıyorlar. Giriş yaptığınız gümrük binasını yeni yapmışlar pırıl pırıl ve tertemiz ve modern bir bina. Yol üzerinde, Türkiye’den doğan, Doğu Karadeniz’deki birçok ilimizi geçerek Gürcistan topraklarlında Karadeniz’e dökülen Çoruh Nehri’nin Karadeniz’le kavuştuğu yeri ve sonrasında Batum Havaalanı’nı görebilirsiniz.
Birkaç kilometre sonra sahil ve aynı zamanda liman kenti olan Batum’a ulaşmış oluyorsunuz. Şehirden etkilenmemek imkânsız, Türkuaza yakın renkte masmavi bir deniz, arkasında muhteşem güzellikte, yemyeşil park alanları, sonrasında 7 km yakın yürüyüş ve bisiklet gezinti alanları, sonrasında şehir ve yerleşim alanları başlıyor. Kısacası, Batum’da bizim sahil şehirlerimizde olduğu gibi denizin sıfır noktasına kimse yerleşmemiş veya yerleşmelerine de müsaade edilmemiş.
Şehir, oldukça geniş sokaklardan ve caddelerden oluşmuş. Bunların geniş meydanlarla buluşmaları da Batum’da planlı bir yapılaşmanın olduğunun göstergesi. Kentteki en önemli binalar, tarihi tiyatro, kilise ve otel binaları. Yeni binalardan göze çarpanlar ise kötülüklerin içeri girememesi için ters şişe şeklindeki Adliye binası ile Yamuk Restaurant binasını ve İzmir’deki tarihi saat kulesi aynısı olan kuleyi sayabiliriz.
Birde binaların balkon korkulukları rengârenk levhalarla kaplanmış, Sebebi eski Komünist rejimden kalan sosyal konutları bir şekilde kamufle etmek amacıyla yapmışlar. Bu da şehirde bisikletin bir kültür olduğu hemen dikkatinizi çekecektir. Bisiklet yollarının da belli bir kültüre sahip şehirlerde olabileceğine inananlardanım. Bu şehirde, bisiklet duraklarından belli bir ücret karşılığında bir bisiklet alıp, gidiş geliş düşünürsek 14 km bisiklet yolunda bisiklet sürme zevkini tadabiliyor, sonrasında bir bisiklet durağına bırakabiliyorsunuz.
Turistlerin yoğun olduğu şehir içi merkezlerin önünde turistlerin güvenli bir şekilde karşıya geçebilmeleri için, gençleri okul geçidi görevlisi olarak görevlendirmişler. Bu da dikkatimi çeken olaylardan biri oldu.
Şehrin ortasındaki Müslüman halkın ibadet ettiği bir cami ve çevresinde de Türk lokantaları mevcut. Velhasıl, gündüz gözüyle görebildiğim kadarıyla, ben bu şehirden etkilendim ve beğendim herkese de tavsiye ediyorum.
Yazı ve fotoğraflar: Hasan Ören