Günbatımı, Yalnız Kayıklar ve Ege

Dalgaların ardından durulmuş derin sulara yansıyan erguvani bir gökyüzü, bahar çiçeklerinin kokusunun yosun ve iyot kokusuyla tütsülendiği bir meltem, yakınlarda bir yerlerden kulaklara çalınan takaların sesi, kuytu köşelerde toplanmakta olan balıkçı ağları, üzerlerine ahşap boyasıyla kazınarak belki de bir sevdaya atfedilmiş birkaç yalnız kayık ve zamanın cellâtlığına yenik düşüp paslanmış bir çapa…

Bir gün batımı sahnesinden daha ne istenir ki? Hele bir de Ege’de, Ege’nin pek çok kişilerce kaçıp gidilesi ve yaşanası olarak tahayyül edildiği, balıkçıların mesken tuttuğu o küçük sahil kasabalarından birinde iseniz o kalabalık, karmaşık ve bir o kadar da yalnız şehirlerden kaçıp gitme arzusu zihinde bir kez daha zuhur etmez mi?

Yazı ve fotoğraf: Türker Adakale (Urla – Özbek Sahili / İzmir)