‘Galıpsuz’

Güz mevsimi, hüzünlü bakışlar ve buğulu gözlerle, nöbeti sona eren, yaz mevsimini uğurlamakta… Yemyeşil asma yaprakları, sessiz çığlıklar atarak, sanki yakında düşeceği yeri gözlemekte… Hereklerdeki sapsarı ve simsiyah üzüm salkımları asma dallarından koparılacağı anı beklemekte…,

1950 – 1955’li yıllarda, üzüm hasadının yapıldığı bir Cumartesi günü, köydeki bağlardan salkım salkım üzümler kesilir ve ‘Karagaç Sepetleri’ne konulur. Ertesi gün, sabah namazından sonra, üzüm sepetleri atlara, katırlara yüklenir. Köyden birkaç komşu ile beraber, üzümler, satılmak üzere, hayvanlarla birlikte Bolu’nun yolu tutulur.

13 – 14 saatlik uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra, akşam vaktine doğru Gölcük (leylek) mevkiine varılır. Hayvanların sırtlarından yükleri indirilir ve gece burada konaklanır.

Konaklayanlar, Pazartesi (Bolu Pazarı) günü sabah erken kalkar ve yola koyulur. Yapılan bir müddet yolculuktan sonra, Bolu Pazarı’na varılır. Öğleden sonraya doğru, pazarda, üzüm satışı tamamlanır.

Köylülerden biri, yanındaki arkadaşına derki: “Ayakkabıcılar çarşısından bana ayakkabı alalım.” O’ da, “Alalım.” der.

İki arkadaş Ayakkabıcılar Çarşısı’na giderler. Çarşıda dükkân dükkân gezerler, ancak; ayakkabıcıların raflardan indirdiği ayakkabıların hiçbiri, ayakkabı alacak kişinin ayağına sığmaz. Son olarak, çarşıda, bir ayakkabıcı dükkânına daha giderler. Dükkân sahibi, en büyük ayakkabıyı raftan indirir. Ayakkabılar yine ayaklara dar gelir.

Dükkândaki çıraklardan biri, ayakkabı alacak kişiye: ”La dayı, sen de emme galıpsuzmuşşun…” der. Ayakkabı alacak kişi, bu söze hiçbir karşılık vermeden, bu sozü içine atarak, suçluluk ve mahcubiyet duygusu içinde, arkadaşı ile birlikte dükkândan ayrılırlar. Artık, ayakkabı almak için başka dükkânlara uğramadan, hayvanlarla birlikte, Seben’ e hareket ederler. 20 km’lik uzun bir yolculuktan sonra, Seben Dağı’nın zirvesindeki bir noktada, at sırtındaki ve sırtı Bolu’ya dönük olan adam, Bolu’ ya doğru döner ve ayakkabıcı çırağına hitaben: “Sensin galıpsuz.”

Artık, adamın sinirli hali sona erer ve öfkesi yatışır. Yolculuk devam eder ve yolculuğun sonunda köye varılır.

Yöre: Tepe Köyü
Derleyen: Turan Yılmaz, Seben (BOLU) – 29.06.2011

Fotoğraf: İsmail Şahinbaş