Bu Gitmeler Gitme Değil

“Seni uzaklara saldım elimle / Gün batıyor, gün üstüne buz gibi / Kararıp duruyor nereye baksam / Ayrılığa düğümlenmiş söz gibi” diyor Şükrü Erbaş’ın can dostu Karacaoğlan. Sanki Şükrü Erbaş’ın içindeki yangını duyumsamış gibi. Elbet sevenler birbirinin acısını da sevincini de duyumsar.

kamile yilmaz

17 Eylül 2015 günü Şükrü Erbaş’ın eşi Hatice’yi toprağa verdik. Usta şairin kanadı kırıldı, ilham perisi uçtu. ‘Şah gülü, Ömür Hanım’ uzaklara yelken açtı. Kırk beş yıla az kala, ışık yüzlü kadın, çevirdi yolunu ‘Bayıra düze.’

Oysa Şükrü Erbaş’ın şiir dizelerinin arasında dolaşırken, her nefesinde onu yaşar, onu düşünürken, özlemini, sevincini dizelere dökerken, gitmek mümkün müdür? Hele ölmek hiç mi hiç olamaz. O şiirler ki, ölümün elinden koparılan yapraklardır. Sen Ömür Hanım şu dizeleri duyarken ne kadar uzağa kaçabilirsin?

“Sevgilim, Tanrının beşiğiymiş koynun diye uyuduğum rüya… Tanrı kirpiklerinden yürüyordu canıma…

Ardıçlar, köknarlar, katran ağaçları kirpiklerin değilse nasıl böyle uzar?

Sessizlikten harfler oydum sana / Sesi bil, beni sus, kendini gör diye…”

Bir şaire bu dizeleri yazdırmak kolay olmasa gerek. Bu duygu yoğunluğunu duyurmak, bu derinliği yaratmasını sağlamak her canın işi olmasa gerek. Yaşam boyu aşktan barışa, kardeşliğe doludizgin yol alan bir şairin yaşamını paylaşan, ona yazma, yaratma ortamı sağlayan kadın, bu şiirlerin ortağı, anası, değil de nedir? Şükrü Erbaş’a yazma yaratma ortamı sağlamayıp kendine ayırması gereken zamanı ona armağan etmeseydi, hepimizin dizelerin altını kırmızı kalemle çizmekten kıpkırmızı olan şiir kitaplarını okuma şansımız olabilir miydi?

Öte yandan Şükrü Erbaş, yaptığı aşk evliliği ile yerden göğe şanslı bir adam. Bunca yıl, âşık olduğu kadınla yaşamını paylaşmanın verdiği mutlulukla sürdürdüğü, yaşamından damıttığı şiirlerini, dünyaya sunma şansını yakalamanın verdiği, emek dolu, aşk dolu yaşama teşekkür borçlu olmalı.

“Sen bende neleri öpüyorsun bir bilsen… / Bir çocuğun düşlerine inen tokadı öpüyorsun …”

“Bütün acıları aşka çevirsem… Olmazsa gidip o çocuklarla dağlarda ölsem…”

“Susmak iyileştirmiyor yarayı…”

“Çocuklar hayatın harflerine taşı ekledi” diyerek yaşam boyu barışı savunan adam! Bütün bu dizeleri ona yazdıran, yüreği kendinden kocaman kadın! İkiniz de bu yaşamda yerden göğe şanslı, yerden göğe sevgiliydiniz ve hâlâ öylesiniz. Yani sizinki ayrılık değil. Olsa olsa biraz aralıklı yürümek olur. Hepimize, özellikle gençlere onurlu ve aşk dolu yaşamınızla örnek olduğunuz, ışığınızla yolumuzu aydınlattığınız için binlerce teşekkürler… Işık yüzlü kadın! Rahat uyu, ışıklar içinde uyu. Şükrü Erbaş, seni yazmaya devam edecek, bundan zerre kadar kuşkun olmasın.

Kâmile Yılmaz