Bayrama Referandum Gölgesi Düştü

Biz toplum olarak, okuyarak değil, görsel olarak öğreniriz. Herkesin eline fırsat geçtiği halde, oy verdiği konu hakkında okumaya üşenerek, yalnızca sağdan soldan kulaktan dolma öyküler daha önem kazanarak bilgilendi. Yani aslında neyi oyladığının pek de ayırdında değildi diye düşünüyorum. Çünkü benim konuştuklarım öyleydi.

Yine devlet yetkilileri boşa harcama yaptı bana göre. Halkı boş yere heyecanlandırdı, boş yere birbiriyle çatıştırdı. En önemli ve kötü olan da sol yarıldı. Hiçbir zaman bu denli sıkışmamıştı. Her zaman olduğu gibi olan yine sola oldu. Sözüne değer verdiği, güvendiği kişilerden uzaklaştılar, en iyi iki dost birbirine içten içe küstü. İçten içe diyorum, çünkü ‘küsmek ilkelliktir’ derken, açıktan küsemezdi. İçinde yine bir dal kurudu, umut yara aldı. Bu anlamda hükümet başarı sağladı. Yoksa aldığı oylarla değil. Amacı solu bölmekse, bununla öğünebilir diye düşündüm. Okuyanlar kızmasın, bu benim düşüncelerim.

Her ne denli ramazanla ilgilenmesem de, bayram her zaman beni sevindirmiştir. Dünyanın her yerinde bu tür olaylar, halkın kaynaşmasını, insani değerlerin canlanmasını sağlamaz mı? Bu da kimsenin karşı çıkamayacağı denli güzel, sosyal yaptırımlardır. Herkes evini, ailesini bayrama hazırlar, bütün kapılar ve yürekler açıktır, sofralarda ne varsa paylaşılır, ne denli konuk çok gelirse, o denli mutlu olunur. Bu kez öyle olmadı. Her gelene oyunun rengi soruldu, eğer kendisi gibi değilse, kaşlar çatıldı, yürekler soğudu, tadını bilmediğimiz demokrasiyi haklı olarak devreye sokamadık. Bayramın güzelliğini referandum gölgeledi. Hatta o denli ileri gidildi ki, oy rengi aynı olmayanların evine ziyarete bile gidilmekten kaçınıldı. Başbakan, her ne kadar “çifte bayram yaşandı” dese de ben öyle düşünmüyorum.

Öte yandan ‘kel başa şimşir tarak’ misali, halkın çoğunluğu yoksullukla boğuşurken, bu denli büyük masraflara girmek de ayrıca bir aymazlıktı. Elbette bu yasaların çıkarılma yolları tükenmiş değildi. Konu halkın iyiliği olsaydı referanduma hiç mi hiç gerek yoktu. Halka sormanın daha başka, daha masrafsız yolları elbette vardı. Bakalım daha ne kadar bu konu bizi oyalayacak? Okullar açılıyor, yoksulun beli yine bükülüyor, çocuğunu nasıl donatacağı, çantasını nasıl dolduracağı uykularını kaçırıyor. Bu sabah bir arkadaşım aradı, komşusunun iki çocuğu da yüksek okul kazanmış, hiçbir güvenceleri yokmuş, telefonu nasıl yanıtlayacağımı bilemedim, böylesi sorun o denli çok ki! İşte halkın sorunu bu. Yoksulluk. Bunu da halka sormayı dener misiniz? İşte size referandum konusu. İnanıyorum ki, halk bu sorunun yanıtını devletten daha iyi biliyor? İster misiniz soralım?