Anadolu Topraklarına Müjde!!!

İstanbul’a, Hasankeyf’e, Mersin’e, Sinop’a, Gebze’ye, Bursa’ya İzmir’e ve Anadolu topraklarına müjde!!! Çevre Mühendisleri Odası’nın açtığı davada Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, ÇED muafiyetine ‘dur’ dedi.

3. köprü, Gebze – Orhangazi – İzmir Otobanı, Sinop ve Akkuyu Nükleer Santrali, Hasankeyf’i sular altında bırakacak Ilısu Barajı projesi, Allianoi’yi sular altında bırakacak Yortanlı Barajı projesi için ÇED zorunlu tutulacak.

Danıştay kararı ile Türkiye’de çevresel etkiler yönünden pervasız bir dönem sona ermiş ve 1993 öncesi torba hükmüne koyularak ÇED’den muaf tutulan yatırımlar için ÇED süreci başlamıştır.

17 Temmuz 2008 ve 26939 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan, ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’nin ‘kapsam dışı projeler’ başlıklı geçici 3. Maddesi’nin yürütmesi, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na Çevre Mühendisleri Odası olarak yaptığımız itiraz üzerine durduruldu.

Artık ‘bu proje 1993’ten önce aklıma gelmişti, yatırım programına alınmıştı’, ‘bu proje plan ve programlarımıza 1993’ten önce girmişti’ gibi gerekçeler ile ekolojik yıkım getiren Türkiye’nin en büyük yatırım plan ve projelerinin çevresel etki değerlendirme sürecinden kaçırılması devri sona ermiştir.

Sen, 1453 hektar ormanı yok edeceksin, 2,5 milyon ağaç keseceksin, 680 hektar doğal sit alanını tamamen haritadan sileceksin, 931 hektar tarım arazini ortadan kaldıracaksın, sonra da bu köprü benim aklıma 1993’ten önce gelmişti, ÇED almama gerek yok diyeceksin… Böyle bir anlayış olabilir mi? Başbakan helikoptere binip köprünün güzergâhını belirliyor… Böyle bir aymazlık olur mu? Bilimden bu kadar uzak bir iktidar; halkın, kamu yararının, doğanın değil olsa olsa rantın iktidarıdır.

Danıştay kararı ile Türkiye’de çevresel etkiler yönünden pervasız bir dönem sona ermiş, bir dönem sona ermiş ve 1993 öncesi torba hükmüne koyularak ÇED’den muaf tutulan yatırımlar için ÇED süreci başlamıştır.

Durdurulan geçici 3. Madde düzenlemesi ile 7.2.1993 tarihli ve 21489 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’nden önce uygulama projeleri onaylanmış veya çevre mevzuatı ve ilgili diğer mevzuat uyarınca yetkili mercilerden izin, ruhsat veya onay ya da kamulaştırma kararı alınmış veya yatırım programına alınmış veya mevzi imar planları onaylanmış projelere çevre kanunu ve ilgili diğer yönetmeliklerde alınması gereken izinler saklı kalmak kaydıyla ÇED yönetmeliği hükümlerinin uygulanmayacağı düzenleniyordu. Bir diğer ifade ile 7.2.1993 öncesi kararı alınmış ancak başlanmamış projeler ÇED yönetmeliğinin emredici hükümlerinden muaf tutuluyordu.

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 7.10.2010 tarihli kararı ile bu muafiyet 7.2.1993 tarihinden yatırım programına alınmış, hakkında her ne işlem yapılmış, izinler alınmış olursa olsun üretime ve/veya işletmeye başlamayan projeler yönünden durdurularak Danıştay 6. Dairesi’nin kararı kaldırılmıştır.

Danıştay kararı uyarınca 1993 yılı öncesi yatırım programına alınsa dahi tüm projeler için çevresel etkileri değerlendirmesi sürecinin işletilmesi zorunluluk haline gelmiştir.

Anayasa’nın 138. Maddesi ve İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 28. Maddesi gereğince en geç 30 gün içinde sayılan projeler ile ÇED’den muaf tutulan diğer projeler için ÇED süreci başlatılmalıdır. Aksi takdirde bu kararı almayan, kararın arkasından dolanmaya çalışan, uyguluyor gibi yapıp uygulamayan kamu görevlilerinin 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ve Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik hükümleri uyarınca doğacak zarardan şahsen sorumlu olacaklar, görevi ihmal suçu nedeni ile mahkemeler önünde hesap vereceklerdir.

Danıştay kararı tartışma götürmeyecek kadar açıktır, Başbakanlık ve ilgili idarelerce derhal uygulanmalıdır.

İstanbul’a yapılacak olan 3. köprü projesi, Sinop ve Akkuyu Nükleer Santral projeleri, Ilısu Barajı ve 7.2.1993 tarihinden önce yatırım programına alındığı iddia edilen tüm projeler derhal durdurulmalı ve ÇED süreci işletilmeye başlanmalıdır. Gebze – Orhangazi – İzmir Otoyolu Projesi’nin başbakanlığın 18.12.2010 tarihli genelgesinde ÇED sürecinden muaf olduğunu belirten 9. Madde hükmü Türkiye’nin taraf olduğu Uluslararası Çevre Sözleşmeleri, 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 10. Maddesi ve ÇED yönetmeliğinin emredici hükümleri doğrultusunda derhal iptal edilmeli ve söz konusu projeler için ÇED süreci işletilmeye başlanmalı ve güzergâhın üzerinde bulunan yerleşimlerde halkın katılımı toplantıları yapılarak karar süreçlerine katılımı sağlanmalıdır.

Çevre Kanunu’nun emredici hükümlerinin yönetmelik değişiklikleri ile ortadan kaldırılması anlayışına derhal son verilmelidir.

1983 yılında çıkarılan ve ÇED düzenlemesi getiren 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun emredici hükümleri, aradan 28 yıl geçmesine karşın yönetmelik hükümleri ile bertaraf edilmeye çalışılmamalı ve çevreye rağmen kalkınma anlayışı derhal terk edilmelidir.

2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 10. Maddesi uyarınca ‘gerçekleştirmeyi plânladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler, çevresel etki değerlendirmesi raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlamakla yükümlüdürler. Çevresel etki değerlendirmesi olumlu kararı veya çevresel etki değerlendirmesi gerekli değildir kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez; proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez.’

Anayasa 90. Maddesi’ne 5170/7 sayılı kanunla eklenen maddeye göre; ‘usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri dikkate alınır. ‘Bilindiği gibi, anayasanın 56 ve 63. maddeleri ‘temel haklar ve ödevler’ bölümünde düzenlenmiş olup ‘çevre hakkı’ temel hak ve özgürlüklere ilişkin sözleşmeler kapsamındadır.

ÇED yönetmeliğinin 14. Maddesi’nin 3. Fıkrası’nda ‘çevresel etki değerlendirmesi olumlu’ kararı verilen projeler için yedi yıl içinde yatırıma başlanmaması durumunda bu kararın geçersiz olacağı, yine yönetmeliğin 17. Maddesi’nin 3. Fıkrası’nda da ‘çevresel etki değerlendirmesi gerekli değildir’ kararı verilen projeler için beş yıl için yatırıma başlanmaması durumunda bu kararın da geçersiz olacağı düzenlenmiştir.

‘Kapsam dışı projeler’ başlığını taşıyan dava konusu geçici 3. Madde hükmü ile yönetmeliğin emredici hükümlerine aykırı olarak istisna öngörülmesi ve 1993 öncesi programına alınan yatırım ve projeler için yapılan her yönetmelik düzenlemesinde bu süreler korunmak suretiyle projelere hiç başlanmamış olsa da 18 yıldır ÇED süreci işletilmemesinin hukuka aykırılığı Danıştay kararı ile tescillenmiştir. Hükümet derhal kararın gereğini yerine getirmelidir.

Çevre Mühendisleri Odası, ÇED sürecinden kaçırılmaya çalışan tüm projelerin takipçisi olacaktır.

Mahkeme hükmünün uygulanması için çevre mühendisleri odası olarak, ülke çapında tüm demokratik kitle örgütlerini harekete geçireceğiz.

Yüksek Mahkeme hükmü uyarınca Başbakanlık ile Çevre ve Orman Bakanlığı’na başvuru yapılarak gerekli talimatların verilmesinin takipçisi olacağız.

Anılan projeler dışında Hasankeyf’i sular altında bırakan Ilısu Barajı, Allianoi’yi sular altında bırakan yortanlı barajı ile ilgili çalışmalarımızı başkanlığını yürüttüğümüz TMMOB Çevre Komisyonu’na, oradan da TBMM’ne taşıyarak ille de rant anlayışını taşıyan kişilerin peşine düşeceğiz. Danıştay kararını uygulamama girişimleri karşısında direnç gösteren kamu görevlilerinin kişisel tazminat ve cezai sorumlulukları ile ilgili takibe başlayacağız.

Ülkemiz çevre ve kültürel değerleri için savaşmaya ve kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu sıfatı ile kamu yararı için ekolojik yıkıma, çevre ve halk sağlığı yönünden kamunun zararına olan plan ve projelere karşı mücadelemize yılmadan devam edeceğiz.

Başbakanlığı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni uyarıyoruz. Başbakanlığı, bu kararı aşmak için daha önce Bergama Altın Madeni ile ilgili aldığı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türkiye’yi mahkûm ettiği gizli Bakanlar Kurulu prensip kararı gibi uygulamalara kalkışmaması ve Danıştay kararı doğrultusunda gerekli talimatları vermesi için uyarıyoruz.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne karşı odamızın davacı olduğu 3. köprü ile ilgili 1/100 bin ve 1/25 bin’lik plan değişiklikleri ile ilgili davanın derhal kabul edilerek plan değişikliklerin iptal edilmesi için gereğinin yapılması için uyarıyoruz.

Çevre Mühendisleri Odası olarak, rant mantığı ile doğa katliamına neden olan ve halkın yaşam hakkına saldıran tüm uygulamalara karşı mücadele etmeye, bunun için mücadele eden herkesle birlikte hareket etmeye devam edeceğimizi bu vesileyle bir kez daha vurguluyoruz.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası