3. Köprü 10 Ocak’ta İhaleye Çıkıyor

3. Köprü Yerine Yaşam Platformu, insanca bir yaşam, yaşanabilir bir İstanbul için köprü değil orman, köprü değil su, köprü değil toplu ulaşım isteyen tüm yaşam savunucularını, AKP’nin ‘İstanbul cinayetine tam teşebbüs suçunu’ işlemesine engel olmak için 10 Ocak 2012 Salı günü, ‘suç mahallinde’; Ankara’da Karayolları Genel Müdürlüğü önünde olmaya çağırdı.

Ulaştırma Bakanlığı 3. Boğaz Köprüsü (Kuzey Marmara Otoyolu dâhil) Projesi ihalesinin 10 Ocak 2012 Salı günü yapılacağını açıkladı. 3. Köprü Yerine Yaşam Platformu ise, insanca bir yaşam, yaşanabilir bir İstanbul için köprü değil orman, köprü değil su, köprü değil toplu ulaşım isteyen tüm yaşam savunucularını, AKP’nin ‘İstanbul cinayetine tam teşebbüs suçunu’ işlemesine engel olmak için 10 Ocak 2012 Salı günü, ‘suç mahallinde’; Ankara’da Karayolları Genel Müdürlüğü önünde olmaya çağırdı.

Platform’dan yapılan açıklama şöyle:

3. Rant Köprüsüne Karşı İstanbul’u ve Yaşamı Savunmak İçin 10 Ocak’ta Ankara’dayız!

 

AKP hükümeti, ‘ustalıklarına’ bir yenisini daha eklemeye hazırlanıyor. İstanbul halkının ve bilim insanlarının yıllardır ‘hayır’ dediği 3. Rant Köprüsü Projesi ihalesinin 10 Ocak 2012 tarihinde yapılacağı açıklandı. 1992 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Erdoğan tarafından ‘İstanbul’a karşı cinayet’ diye nitelenen 3. Köprü projesi, 19 yıl sonra Başbakan Erdoğan tarafından büyük bir ustalıkla gerçekleştirilmek isteniyor. Bir kez daha görünüyor ki tek kıblesi rant ve yağmacılık olan AKP için, ustalık ikiyüzlülük, ileri demokrasi hukuksuzluk anlamına geliyor. Kendi kendisini “çevrecinin daniskası” ilan eden Başbakan için çevrecilik de HES’lerle, köprü projeleriyle, termik ve nükleer santral projeleriyle tüm su kaynaklarını, tarım alanlarını ve ormanlık alanları şirketlerin yağmasına açmaktan başka bir anlama gelmiyor.

Bir kez daha tekrarlıyoruz: 3. Köprü cinayettir çünkü: İstanbul’un trafik sorununu çözeceği yalanıyla gündeme getirilen 3. Köprü projesi için belirlenmiş olan Garipçe – Poyrazköy hattının neredeyse tamamı ormanlık alanlardan geçmekte ve proje, İstanbul’un ve Kuzey Marmara’nın kalan son doğal varlıklarını, ormanlık alanlarını, tarım alanlarını ve su havzalarını sermayenin işgaline açmaktadır. Öte yandan 3. Köprü projesi, deprem gerçeğini İstanbul halkına karşı yeni bir saldırı aracı haline dönüştüren Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile İBB tarafından, ‘Yeni İstanbul’, ‘Kanal İstanbul’ gibi kentleşmeyi daha da kuzeye kaydırarak inşaat şirketlerinin ve arazi rantçılarının açgözlü iştahlarını gidermeyi amaçlayan çılgın yağma projelerinin anahtarı haline getirilecek; yoksul mahallelere dönük yıkım saldırılarını hızlandıracaktır.

Bir kez daha tekrarlıyoruz. 3. Köprü projesi hukuk dışıdır çünkü: AKP, İstanbul’a karşı bu büyük cinayeti tüm hukuksal engelleri yok sayarak işlemeye çalışmaktadır.1 / 100 binlik İl Çevre Düzeni Planı’nda, şehrin böyle bir projeye ihtiyacı olmadığı ve yapıldığı taktirde kente ve doğaya telafisi mümkün olmayacak zararlar vereceği yönündeki raporları dikkate almadan plan tadilatı yaparak; yeni yasalarla SİT kararlarını ortadan kaldırarak; projeyi Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreci dışında tutarak; meslek odalarının, üniversitelerin ve bilim insanlarının rapor ve görüşlerine kulaklarını tıkayarak ve bilirkişi heyetlerinin olumsuz rapor verdiği, devam etmekte olan karşı davaların sonuçlarını beklemeden, bu cinayeti işleyecek sermaye grubunu seçmeye hazırlanmaktadır. 3. Köprü projesi, AKP’nin ‘ileri demokrasi’ söyleminin, demokrasi ve hukuk açısından ne anlama geldiğini bir kez daha kanıtlamaktadır.

Ancak, çıraklık dönemini İBB’deki talanlarla başlatıp, ustalık döneminde İstanbul’u katletmeye hazırlanan; halkın ve bilimin sesini yok sayan AKP, İstanbul’un gerçek sahiplerinin sermaye grupları ve yandaşları değil, bu kentin her bir metrekaresinde emeği ve alınteri olan İstanbul halkı olduğunu unutmaktadır. Bizler, ormanlarımızı, mahallelerimizi, su havzalarımızı ve yaban hayatını, kısacası yaşamı savunmak ve AKP’nin ‘İstanbul cinayetine tam teşebbüs’ suçunu işlenmesine engel olmak için, 10 Ocak 2012 Salı günü suç mahallinde olacağız. HES’lere; nükleere; termik santrallere; siyanürlü altına; kentlerin kamusal, tarihsel ve sanatsal varlıklarının yağmalanmasına; halkı kendi kentinde sürgün eden ‘kentsel – rantsal’ dönüşümlere karşı ormanları, suyu, tabiat varlıklarını, insanı ve yaşamı savunanlar olarak bu cinayete ‘dur’ diyeceğiz.

Bizim teklifimiz çok açık: İnsanca bir yaşam, yaşanabilir bir İstanbul için köprü değil orman, köprü değil su, köprü değil toplu ulaşım istiyoruz. Tüm yaşam savunucularını, 10 Ocak 2012 Salı günü Ankara’da Karayolları Genel Müdürlüğü önünde olmaya çağırıyoruz.

Haberiniz Var Mı? 3. Köprü Evinizden Geçecek!

3. Köprü Cinayetine Karşı İnsanı, Ormanı, Suyu ve İstanbul’u Savunmak İçin En Az On Nedenimiz Var!

1 -Boğaz köprülerinin İstanbul’un iki yakası arasındaki trafik sorununu çözemeyeceği yaşanarak görüldü!

İstanbul’un ilk boğaz köprüsü 1973’te, ikincisi 1988’de açıldı. O zaman gösterilen gerekçeler, iki kıta arasındaki ulaşımı kolaylaştırmak ve trafik sorununu çözmekti. Ama sorun daha da içinden çıkılmaz hale geldi. Çünkü köprüler trafiği azaltmıyor, aksine kendi trafiklerini yaratıyor. Çünkü taşıdıkları yolcu değil araç:

Birinci köprü açıldıktan bir yıl sonra: Boğazı geçen insan sayısı % 4 artarken Boğazı geçen araç sayısı % 200 arttı!

İkinci köprü açıldıktan sonra bugüne kadar: Boğazdan geçen insan sayısı % 170 artarken Boğaz’dan geçen araç sayısı % 1180 arttı!

2 – Yeni köprünün iki yaka arasından transit trafiğini geçirerek, İstanbul trafiğini rahatlatacağı söyleniyor!

Bu gerekçe doğru değil. Çünkü 3. Boğaz Köprüsü’nün yapımına gerekçe gösterilen transit trafiğin Boğaz geçişlerindeki payı sadece % 2 – 3.

3 – Köprülerin oluşturduğu bunaltıcı trafiğin nedeni nedir?

Kentte toplu taşımacılığa gereken önemin verilmemesi. Dolayısıyla köprüler, insanların değil, araçların karşıdan karşıya geçişlerine hizmet ediyor: Yolcuların % 63’ünü taşıyan toplu taşım araçlarının köprü trafiğindeki payı % 10. Yolcuların %37’sini taşıyan özel araçların köprü trafiğindeki payı % 90.

Özel araçların yarattığı trafik sıkışıklığını karşılamak için İstanbul Boğazı’na 2020 yılında 7 köprü, 2040 yılında 70 köprü yapılması gerek! Köprülerle örtülmüş bir boğaz hayal edebilir misiniz?

4 – Boğaz’da karşıdan karşıya geçmenin en kolay yolu karayolu odaklı ulaşım / boğaz köprüleri mi?

İstanbul tam ortasından büyük bir suyolu geçen bir deniz kenti. Böyle bir kentte, özellikle boğaz geçişlerinde deniz, toplu ulaşım için başta gelen hızlı, etkin, rahat ve düşük maliyetli seçeneklerden birisi. Ancak İstanbul’da iki yaka arasındaki toplu ulaşımda deniz ulaşımının payı düşük; iki yaka arasında inşa edilmekte olan raylı sistemin bitirilmesi için yeterli çaba gösterilmemekte ve karayolu ağırlıklı bireysel ulaşım teşvik edilmektedir.

5 – İstanbul gibi 15 milyonluk bir kentte, ulaşım sorununu çözmek için köprü yerine neler yapılmalıdır?

İki yaka arasında daha dengeli bir nüfus dağılımı yaratılmalıdır. Bunun yanında yeni köprü yerine inşasına başlanan raylı geçişin bir an önce hizmete geçirilmesi sağlanmalı ve iki yaka arasındaki geçişlerde deniz taşımacılığının payının arttırılmasına çalışılmalıdır. Köprüler üzerindeki karayolu toplu taşımacılığının kalitesi arttırılarak özel araç kullanımını caydırıcı tedbirler alınmalıdır.

6 – 3. Köprü sadece Sarıyer ve Beykoz ilçelerinde yaşayanları mı etkileyecek?

Boğaz köprüleri İstanbul’un plansız ve sağlıksız biçimde kuzeyde doğru genişlemesini teşvik ederek planlanmamış nüfus artışına neden oluyor. Bu durum 2. Köprü’nün açılması sonrası oluşan Sultanbeyli ve Sarıgazi gibi betonlaşmış, kalabalık ve çarpık yerleşimlerde çarpıcı biçimde yaşandı. Çarpık nüfus dağılımı ve plansız arazi kullanımı, kentin yaşam damarları olan ormanlar ve su kaynaklarının yok edilmesiyle ve kentte yaşayanların tümünün yaşam koşullarını bozulmasıyla sonuçlanacak. 3. Köprü bu çarpık gelişmeyi daha da hızlandıracak. Daha şimdiden köprü güzergâhı üzerindeki araziler el değiştirerek büyük sermaye grupları tarafından satın alınmakta ve ilerideki yapılaşmanın hazırlıkları yapılmaktadır.

7 – 3. Köprü’nün rantını kim yiyecek?

Büyük inşaat şirketleri, arazi spekülatörleri, bankalar, petrol devleri, otomotiv şirketleri… AKP iktidarı, TOKİ ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi aracılığıyla, adına ‘kentsel dönüşüm projesi’ denilen kentsel yıkım ve yağma planını hayata geçirmeye çalışıyor. Olağanüstü yetkiler yaratan kentsel dönüşüm yasasıyla beraber, İstanbul’da 250 bin yapının yıkılması planlanıyor. 3. Köprü’nün bağlantısı olan Kuzey Marmara Otoyolu projesinin % 12’lik bölümünü aslında orman olan ancak 2 – B olarak anılan arazilerinden oluşuyor.

8 – 3. Köprü İstanbul’da yaşayan insanların yaşamını nasıl etkileyecek?

3. Köprü kentin kuzeyinde yoğunlaşan son doğal yaşam alanları üzerinde geri döndürülemez yıkıcı sonuçlar yaratacak. Sadece köprünün yapımı sırasında, 2 milyon ağaç kesilecek. Orman tahribatı sadece yapım aşamasıyla da sınırlı olmayacak. 3. Köprü’yle birlikte İstanbul ormanlarının üçte biri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak. Kuzey ormanlarının yok olması kentin bütünü üzerinde yıkıcı sonuçlar yaratacak. Dere yataklarının taşması sonucunda seller yaygınlaşacak; içme suyu havzalarının kirlenmesi ve erozyonla birlikte barajlardaki su oranının düşmesiyle İstanbul’un su sorunu daha da ağırlaşacak; geçimini ormandan sağlayan çok sayıda orman köylüsü yoksullaşacak; hava kirliliği artacak ve yaban hayatı daha da tahrip olacak. İstanbulluların doğal dinlence ve sağlıklı yaşam alanları daralacak.

9 – 3. Köprü sadece İstanbul’u mu etkileyecek?

Doğa ve insanlar üzerinde yıkıcı sonuçlar yaratacak bir karar olan 3. Köprü projesinin yapımı için 6 milyar dolarlık bir maliyet biçiliyor. İktidarın otoyolları ve boğaz köprülerini özelleştirme planlarıyla birlikte ele alındığında, 3. Köprü halktan toplanan vergilerin ve kamusal kaynakların talan edilmesi demek. 3. Köprü, Marmara Bölgesi’nin tamamını etkileyecek olan Kuzey Otoyolu projesinin bir parçası. Bu otoyol, Kocaeli ve Çatalca havzalarındaki birinci sınıf verimli tarım topraklarının ve su havzalarının da tahribi ve yağmalanması anlamına gelecek.

10 – 3. Köprüyü savunan tek bir bilim insanı var mı?

Bugüne kadar hiçbir bilim insanı, bilimsel kurum ya da meslek örgütü, 3. Köprü’nün İstanbul için bir ihtiyaç olduğunu savunmadı. Aksine 3. Köprü’nün İstanbul’a vereceği zararlar bilimsel açıdan kanıtlandı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesinde çalışan bilim insanları ve mühendisler tarafından hazırlanan kentleşme planında bile, 3. Köprü kente karşı bir tehdit olarak belirlendi. Yapılması durumunda doğaya ve kentin gelişimine telafi edilemez zararlar vereceği belirtildi. Bu zararları önlemek için Beykoz ve Sarıyer ilçeleri için SİT alanı kararı alındı. Bu kararda 3.Köprü tehdidi önemli bir rol oynadı. İÜ Orman Fakültesi ve Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği’ne bağlı meslek odaları olumsuz görüş belirten raporlar yayınladılar.

Bütün bunlara karşın 3. Köprü neden dayatılıyor?

İnsana, kente, doğaya ve yaşama dönük saldırıların yaygınlaştığı bir dönemde yaşıyoruz. Dere yataklarını yapılaşmaya açanlar, İstanbul’un trafik sorununu yeni bir yağma fırsatına dönüştürmeye çalışıyorlar. SİT kararlarını tartışmaya açan AKP hükümeti, Anadolu’nun kültürel ve doğal mirasını talana açmak istiyor. Akarsuların, yer altı sularının ve madenlerin kullanım hakları özel şirketlere devrediliyor; HES’lerle doğal denge ve köylünün su kullanma hakkı gasp ediliyor. Nükleer santralleri ülkeye sokmaya çalışanlar, İstanbul kentine de 3. Köprü ve Kentsel Yıkım Planlarıyla saldırıyor. 3. Köprü bu talan ve yağma projesinin bir parçası olarak İstanbul ve Marmara halkına dayatılıyor.

3. Köprü hepimizin evinin üstünden geçecek: İstanbul’un son orman alanlarını yok edecek; hepimizi beton bir cehennemde yaşamaya mahkûm edecek; İstanbul kentini katledecek ve Kuzey Marmara Bölgesi’nde yeni bir yağma harekâtı başlatacak.

Bu dayatma hayır! 3. Köprü cinayetini hep birlikte durduracağız. Evimize, ormanımıza, suyumuza, tarım alanlarımıza ve İstanbul’a sahip çıkacağız.

3. Köprü Yerine Yaşam Platformu