23 Nisan

Özellikle her 23 Nisan’da aklıma Reşat Nuri Güntekin’in Kan Davası adlı kitabı gelir. Tam göğsümün ortasına bir düğüm oturur. Düğüm çözülene kadar, hafif bir acı ve huzursuzluk yayılır göğsümün ortasından bütün vücuduma. Kitabın başında geçen küçük, yetim ve öksüz kızı düşünürüm. Yazar bu kısmı o kadar etkileyici yazmıştır ki, bu kitabı okuyan herkesin içinde bu küçük kız sanki hala yaşamaktadır. Usta bu kısımı aşağıdaki gibi yazmıştır:

“Beş yıl önce bir asker treniyle ilk defa bu vilayetten geçiyorum. Bozova İstasyonu’ndayız… Ne zaman başımı çevirsem, direğin öbür tarafından, deliğinden bakan bir fare gibi beni gözetlediğini görüyorum. Sonra istasyonun yanındaki çeşmeye doğru yürüyor ve kayboluyor. Fakat az sonra tekrar geliyor. Elinde bir su tası vardır… Bu su benim içindir… Fakat ikram bitmiş değildir. Tası yerine bıraktıktan sonra tekrar koşa koşa yanıma döndüğünü görüyorum. Entarisinin bir kolu yoktur fakat bu entarinin küçük bir iç cebi olmasına mani değildir. Bu çepten sımsıkı bağlanmış bir örme kese çıkarıyor, bir bir düğümlerini çözüyor… Kesede üç cevizle iki iri katırboncuğu vardır…

– Kız senin anan baban yok mu?

– Yok ki

– Kardeşlerin, ablan, teyzen amcan?

Bu saydığım insanların, küçük avuçları içinde bulunması lazımmış gibi her “yok ki” deyişte onları açıp içlerini gösteriyor, sağ yanağında sevimli bir çukurcuk açan bir gülüşle bana gülüyordu. Yokluğun bu kadarına gülünmez de ne yapılırdı…

Nihayet düdük çalmaya başlıyor. Bineceğim vagonun kapısında yere bıraktığım zaman, ıslak dudaklarıyla beni öpüyor… Fakat o kadarla da kalmıyor, birdenbire ağlamaya başlıyor…”

Yazar; romanın kahramanını ve küçük kızı burada tanıştırmış, burada da yollarını ayırmıştır. Kahraman istasyondan ayrıldıktan sonra kıza tekrar ulaşmak için uğraşmıştır ama başaramamıştır. Bu küçük kızın içimize bu kadar kazınması belki de kısa bir süre babası gibi gördüğü kahramanın ona tekrar kavuşamamış olmasıydı.

Bu 23 Nisan’da da çocuklar stadyumları pırıl pırıl kıyafetleriyle dolduracaklar. Haklarıdır, gülüp eğleneceklerdir. Hatta biraz daha şanslı olanları öğleden sonra alışveriş merkezlerine gidip hediyelerine kavuşacaktır. Hediye paketlerinin içinde ceviz ve katır boncuğu da olmayacak muhtemelen…

Dünyadaki bütün çocukların bayramı kutlu olsun…

Yazı: Coşkun Eroğlu, fotoğraf: İsmail Şahinbaş