DOĞADER bir açıklama yaparak ‘Başbakanlık, Bursa Valiliği ve Bursa Büyükşehir Belediyesi, Uludağ Milli Parkı’na zarar veren çalışmalarını derhal durdurmalıdır’ dedi.
Milli parklar, insan müdahalesine izin verilmeyen doğaya bırakılmış alanlardır. Milli park sınırları içinde yerleşim ve konaklama birimi bulunmaz. Milli parklarda korucuların küçük kulübeleri ve askeri bakımdan zorunlu tesislerin dışında başka bina, otel ve tesis bulunmaz. Günübirlik ziyaretler ve kısa süreli çadır kampları dışında milli parklarda turizme izin verilmez, ticari iş ve işlemler yapılmaz. Milli parkları, korucular denetler. Ziyaretçiler, korucuların denetim ve gözetimi altında olduklarının farkındadır.
Milli Parklar Kanunu, yukarıdaki sınırlamaların yanında koyun otlatmayı da yasaklar. Kanun yasaklar ama Bursa’nın ünlü Uludağ Milli Parkı, sanki bu ülkede değildir. Kanun, devlet eliyle uygulanmaz. Devlet organlarının yönlendirmesi ve projelendirmesiyle Milli Parklar Kanunu’na aykırı iş ve işlemler yapılır. Bu haliyle Uludağ Milli Parkı, ülkemizdeki diğer milli parklara kötü örnek haline getirilmiştir. Siyasi iktidar sahiplerinin gözünde bu kötü değil iyi örnektir.
Devleti yönetenler yıllar önce turizm yatırımcılarıyla kol kola Milli Parklar Kanunu’nu deldiler. Uludağ Milli Parkı’nda ruhsatlarında odun deposu, kayak odası gözüken yerlere devasa oteller kurulmasına göz yumdular. Bu ruhsatsız otellere yasalara aykırı da olsa 49 yıllık kullanım izni verdiler.
Kurdun, kuşun suyuna göz diktiler. Uludağ Milli Parkı’nın gözlerden uzak engebeli alanlarında onlarca su kaynağını Milli Parklar Kanunu’na aykırı olarak su şirketlerine kiraladılar. DOĞADER olarak bunların yerlerini belirlerdik. Kaynakların kapatılması için yasal süreci başlattık.
Yetmedi
2. Oteller Bölgesi olarak anılan alanı Uludağ Milli Parkı sınırları dışına çıkardılar. Yıllar önce yapılan bu işlemle milli park içinde yeni bir kanayan yara açtılar. Süper lüks oteller ve bu otellere telesiyejler kurulmasına göz yumdular.
Bu da yetmedi
Darbeleri soruşturan devlet, Uludağ’daki yasa dışı durumu neden soruşturmaz? AKP Hükümeti’nin yasa dışı durumu düzeltme yöntemi hep aynıdır. 2/B ile Mera Kanunu ve daha pek çok kanun değişikliğinde olduğu gibi işgalciler, çıkarcılar, toplumun malına göz dikenler ödüllendirilir. Uludağ’da da benzer durumlar yaşandı. 1998 – 2000 ve 2006 yıllarındaki siyasi iktidarların Bakanlar Kurulu kararıyla, 1. Oteller Bölgesi Uludağ Milli Parkı sınırları dışına çıkartıldı. Bu ve buna benzer onlarca karar, Bursa Barosu Çevre Komisyonu, DOĞADER, TMMOB Bursa Bileşenleri ve diğer duyarlı kurum ve kuruluşların müdahil oldukları davalar sonucu iptal edildi.
Bunlar da yetmedi
Uludağ Milli Parkı’nda otellere yasaya aykırı olarak verilen 49 yıllık izinlerden en eskisinin süresi 2015 yılında dolacak olması ve bunu sırasıyla diğerleri izlemesi günümüzün siyasi iktidarını kaygılandırdı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yasalara aykırı olduğunu bildiği halde Uludağ’ı Davos’a benzetilmesini emretti. Uludağ Milli Parkı’nda Oteller Bölgesini daha genişlen, turizm alanına çeviren projeler ürettiler. Yeni teleferik projesi adı altında gereksiz ticari alanlar, büyük otellerin olduğu projeler yaptılar. DOĞADER olarak itirazımızı ilettik. Otelleri milli park dışına çıkaran yeni projeler yaptılar. Süreç DOĞADER’in takibi altındadır.
Onlar için bu yapılanlar da yeterli değildi
Bursa Büyükşehir Belediyesi, yasa dışı da olsa verilen 49 yıllık kullanım süresi dolmak üzere otellerin atıklarını Bursa’ya indirmek için kanalizasyon tesisi yapımına başladı. Böylelikle devlet eliyle yıkılması gereken otellerin sahipleri ödüllendirildi.
Doymak bilmez yetersizlik içindeler
Uludağ Milli Parkı’na saplanmış hançeri daha derine batırma çabası içine girdiler. Bursa Valiliği, 2. Oteller Bölgesi olarak anılan alana önce spor tesisleri ve daha sonra da kongre merkezi yapacağını açıkladı.
Bursa Valiliği ve Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin Uludağ Milli Parkı’na yönelik bu son girişimlerini tepkiyle karşılıyoruz. Bursa’yı yönetenlere ve siyasi iktidara, bir kez daha, milli parkların, insan etkinliklerinin sınırlandırıldığı, doğaya bırakılmış alanlar olduğunu anımsatıyoruz.
Belediyelerin görevi, ruhsatsız yapıların kanalizasyon sorununu çözmek değil onları ortadan kaldırmaktır.
Valilerin görevleri arasında, ticaret ve sermayeye çıkar sağlamak için vergilerimizle oluşan kamu kaynaklarını harcayarak yatırım yapma yetkisi yoktur.
Milli parklarımızın Türkiye yüzölçümüne oranı yalnızca % 1,06 iken, bu oran dünyada % 6, Avrupa’da % 11,5 ve birçok Avrupa ülkesinde % 15’in üzerindedir. Türkiye, milli parkları koruma yerine kullanma anlayışına sahip çağ dışı bir yönetim anlayışı ile yönetilmektedir. Bu anlayış değişmediği sürece milli parklarımızda barındırılan doğal varlıklar geri dönüşsüz olarak yok olacaktır.
Milli parklar, milli park niteliğine uygun olarak korunmalıdır. Başta Uludağ olmak üzere tüm milli parklardaki konaklama tesisleri yıkılarak Milli Park Kanunu’na uygun duruma getirilmelidir. Milli parklarda yalnızca günübirlik ve kampçıların kendi çadırlarıyla kuracakları kamplara izin verilmelidir.
Başbakanlık, Bursa Valiliği ve Bursa Büyükşehir Belediyesi, Uludağ Milli Park’ına zarar veren çalışmalarını derhal durdurmalıdır.
DOĞADER, diğer her alanda olduğu gibi milli parkları da korumaya yönelik çalışmalarını bundan sonra da aynı kararlılıkla sürdürecektir.
DOĞADER Doğayı ve Çevreyi Koruma Derneği