BAKMAK VE GÖRMEK

İkisi birbirine yakınlıkta kelimelerdir. Anlamca ise bir o kadar uzak. İkisi arasındaki anlamaca farkı anlatan yüzlerce bilimsel makale vardır. Bu farkı kısaca şöyle özetleyebilirim. Bakanlar; görenlerden daha az dikkatli ve çok şansızdırlar. Şansızdırlar çünkü bu dikkatsizliklerinden ötürü keşfedebilme yetenekleri az gelişmiştir. Hayatı, insanları, sevgiyi, doğayı, tabiatı ve yaşama sanatını keşfede bilme yetileri…

Bakan kişiler ona bir şeyler anlatmaya çalışan bir objeyi göremezler. Bakarlar sadece. Baktıklarını görmeyenlere ‘bakarkör’ denilmesi bundandır galiba ve bu deyim bakmakla, görmek arasındaki farkı anlatan tek kelimelik bir ordu ayrıca…

Çağımızın ‘bakarkör’leri bizler bastığımız yeri toprak ve toprağın verdiği güzellikleri sıradan şeyler gibi görüyoruz… Ve suyunu içtiğimiz bir akarsuyun, anne şefkati gibi açılmış kollarını göremiyoruz. İçtiğimiz suya bakıyoruz sadece… Doğada kendi bestesini söyleyerek uçuşan bir arının melodisini duymazlıktan geliyoruz… Oysa onun evimizdeki en çalışkan çocuğa benzediğini göremiyoruz…

Her gün es geçerek yaşadığımız, bir bireyi olduğumuz tabiat o kadar muhteşem şeyleri içinde barındırıyor ki; bunları saymakla bitmez. Her toplumdan ve kültür yelpazesinden insanın mutlaka içinden bir şeyler bulacağı, bir taraflarını okşayacağı bir güzellik saklamıştır tabiat…

Tabiatta bakıp görmediğimiz ya da önemsemeyip ötelediğimiz birçok şeyi keşfedeceğiz bu satırlarda… Bir gün arıların, doğayla muhteşem açılarla yaptığı dansı, bir gün ise kırmızı altın safranın macerasını konuşacağız. Güzel Türkiye’mize cennet denilmesinin kanıtı olacak güzellikteki Eflâni’de bir göle konuk olacağız bir seferinde de…

Bize gezdiğimiz birçok yerde bir resim gibi gülümseyen likenler de bakıp ta göremediğimiz canlı topluluklarındandır. Likenler yaşamlarını kimi zaman toprağa sarılarak, kimi zaman da bir ağacın gövdesinde tutunarak sürdürürler. Mantar ve alglerin birleşiminden oluşan kompleks bir organizmadır… Canlı türü olarak ta bitki sınıfındadır. Yapısındaki algler, klorofil taşıdıkları için fotosentez ve dolaylı olarak karbonhidrat gereksinimini karşılarlar… Eşeyli ve eşeysiz olarak üremektedirler… Likenler tutundukları ağacın ya da toprağın oluşumu ya da gelişimine de katkı sağlarlar.

İşte likenlerin kısaca hikâyesi bu… Es geçtiğimiz ve umursamadığımız küçücük organizmalar bile, doğanın dengesinde küçücük birer zincir olmaya çalışıyorlar… Bizler ise yakmaya, yıkmaya, talan etmeye, ormanları katletmeye, kısacası dengeyi bozmaya olağan gücümüzle devam ediyoruz…

Metin: Can Kuş / Anlatacak Çok Şeyim Var

07.12.2010