Zeytinliklerimize El Koyan ‘Acele Kamulaştırma’ Kararından ‘Acilen’ Vazgeçin

zeytin-3

Tarım arazilerini rant uğruna yapılaşmaya açmada sınır tanımayan hükümet, yargı kararlarını aşmak için yeni bir yöntem bulmuştur. Bakanlar Kurulu’ndan çıkartılan ‘acele kamulaştırma’ kararları ile verimli arazilerimiz üzerinde hukuksuz biçimde termik santral, yol, altyapı ve üstyapı, kentsel dönüşüm, vb projeler yapılmasının önü açılmıştır. Geçtiğimiz günlerde Bakanlar Kurulu tarafından alınan yeni bir kararla da, Soma‘da binlerce metrekarelik alanda bulunan zeytinlik, Soma Kolin Termik Santrali’nin yapımı için acele kamulaştırılmıştır.

Soma’nın Yırca Mahallesi’nde kurulması planlanan kömürlü termik santral için bugüne dek yüzlerce ağaç kesilmiştir. Termik santrali yapan şirket, zeytinliklerin çevresini tel örgüyle çevirmiş, ağaç kesimine karşı çıkan sivil toplum örgütleri, meslek odaları ve yurttaşların da bu alana girmesine engel olmuş, hukuk tanımayan cüretkârlığını, tepki gösterenleri özel güvenlik görevlisine kelepçelettirecek kadar ileriye götürmüştür. Oda’mız santral yapımına karşı yürütmenin durdurulması istemiyle mahkemeye başvurmuştur. Ancak yargı sürecinin geç işlemesi nedeniyle zeytin ağaçlarına yönelik kıyım devam etmektedir.

Cumhuriyet tarihi boyunca zeytin ve zeytinyağı sektörünü geliştirmek için harcanan çabaların sonucunda bugün ülkemizdeki zeytin ağacı sayısı 167 milyona ulaşmıştır. Zeytinlik alanlarımız 806 bin hektara çıkarken, zeytin üretimimiz 2013 yılı itibarıyla 1,7 milyon ton olarak gerçekleşmiştir. Ülkemiz 190 bin tonluk zeytinyağı üretimiyle dünyanın önemli ülkeleri arasında yer almaktadır. Zeytincilik alanında önemli bir yere sahip olan Manisa ilimiz de sofralık zeytin üretiminde Türkiye ikincisidir.

Daha önce birçok defa zeytinliklerin farklı amaçlarla kullanılmasına neden olacak yasal düzenlemeler gündeme gelmiş, ancak tepkiler üzerine ya da yargı kararlarıyla geri adımlar atılmıştır. Oysa bugün acele kamulaştırma kararları ile zeytinlik alanların korunmasına ilişkin kanuni dayanak by pas edilerek, hukuk dışı biçimde zeytinlikler tahrip edilmektedir. Toz ve duman çıkaran tesislere izin verilmesi, çevredeki zeytinliklerin de gelişimini ve verimliliğini olumsuz yönde etkileyecek, meydana gelecek olan zarar sadece tarım dışı faaliyete tahsis edilen bölge ve zeytinliklerle sınırlı kalmayacaktır.

İklimi ve verimli arazileriyle yılın 12 ayı tarıma elverişli koşullara sahip olan Manisa`da, bir zamanlar dünyanın en kaliteli pamuk ve tütününü yetiştiren çiftçi, yanlış tarım politikaları nedeniyle geçinemez hale gelince, zeytin ağırlıklı olmak üzere başka ürünlere yönelmiş ya da tarımı tümüyle terk etmiştir. Zeytincilik bugün Manisa`da binlerce ailenin geçim kaynağını oluşturan bir sektördür. Tarımdan kopan nüfus ise madenlerde yevmiyeli işçi olarak çalışmak zorunda kalmaktadır. Hükümetin ‘çiftçiden madenci yaratan’ ama uygun çalışma ve iş güvenliği koşullarını sağlamayarak,   emekçilerin yaşamlarını sermayenin daha fazla kar elde etme ihtirasına teslim eden politikalarının acı sonucu, Soma faciasında 301 kişinin yaşamını kaybetmesiyle yakından görülmüştür. Madenciye dönüştürülen kır emekçilerinin yaşamlarının bilinçli ihmallerle alındığı yetmemiş gibi şimdi de bin bir emekle yetiştirdikleri, yaşamlarını kurdukları zeytinlik alanlara göz dikilmiştir. Kaybettiğimiz canlar nedeniyle yüreklerimiz halen kor gibi yanarken, daha fazla kazanç uğruna zeytinliklerimizin talan edilmesi asla kabul edilemez.

Manisa’da jeotermal enerjiden faydalanmaya yönelik çabalar da hız kazanmıştır. Ancak bu kaynakların kullanımı sırasında ortaya çıkacak kirlilik ve ekolojik dengeye olan olumsuz etki göz ardı edilmektedir. Jeotermal kuyuların açılması ve işletilmesi sırasında Manisa’nın Alaşehir İlçesi Alkan Köyü örneğinde de olduğu gibi kontrol edilemeyen patlamaların ve sonrasında yüzeye sürekli bor ve ağır metal içeriği yüksek suyun yayılma ve temas ettiği topraklarda telafisi mümkün olamayan zararlar verme riski vardır. Ayrıca kuyulardan açığa çıkan buharın, ortam nemini arttırarak bölgedeki tüm tarımsal üretimi etkilemesi, hastalıkların ve zararlıların artmasıyla kalitenin düşmesi beklenen bir sonuçtur.

Bir diğer potansiyel tehlike ise Gördes ve Turgutlu Çaldağı nikel madenleridir. Gediz Ovası’nın kalbinde potansiyel bir kirletici adayı olan nikel madenlerinin işletilmesi sırasında kullanılan sülfürik asit, kullanıldığı alan ve buharlaşmayla asit yağmurları olarak kilometrekarelerce alanı etkileme riski taşımaktadır. Toprağın ayrıştırılmasıyla açığa çıkan onlarca çeşit ağır metalin, su kaynakları ve toprağa bulaşması önemli zararlara yol açacaktır.

Oda’mız enerji üretimine karşı değildir, ancak toprak ve su kaynaklarımız ile doğal varlıklarımıza zarar verebilecek girişimler yerine, yenilenebilir enerji projelerinin tercih edilmesi gerektiğini savunmaktadır. Bu doğrultuda rant odaklı yaklaşımlarla verimli arazilerimizi hedef alan yatırımlara karşı mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimizi belirterek, siyasi iktidarı zeytinlik alanları tahrip eden söz konusu acele kamulaştırma kararından vazgeçmeye çağırıyoruz.

Saygılarımızla…

Özden Güngör (ZMO Genel Başkanı)