Zeytinliklerimiz, Meralarımız ve Kıyılarımız Yeni Bir Tehlike Dalgası ile Karşı Karşıya

Anadolu coğrafyasının en özgün ve doğal-kültürel mirasımızın en değerli parçalarından zeytinlikler ve meralar ile kıyılar yeni bir tehlike dalgasıyla karşı karşıya. TBMM’ye getirilen ve 3573 sayılı Zeytincilik, 4342 sayılı Mera ve 3621 sayılı Kıyı Kanunu gibi bazı kanun ve KHK’lerde değişiklik yapılmasını amaçlayan Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı geri dönüşü imkânsız sonuçlara neden olabilecek nitelikte.

zeytin tarlasi

Yapılacak değişiklikler, bu tür alanlarda yapılaşmanın artmasıyla, geleneksel zeytinliklerimiz, doğal meralarımız ile kıyılarımızı yeni bir tahribatla karşı karşıya bırakarak, biyoçeşitlilik ve genetik değer kaybı, gıda güvenliği, çevre ve insan sağlığı ve tarımsal üretimin azalması gibi olumsuz ekolojik, sosyal ve ekonomik sonuçlara ivme kazandıracak.

Örneğin, tasarıyla getirilen yeni ‘zeytinlik’ tanımına göre; 25 dekardan küçük, dekar başına 15’den daha az ağacın bulunduğu yerler kapsam dışında alınarak, görece seyrek ve yaşlı ağaçlarıyla bilinen geleneksel zeytinliklerimizin günümüze kadar gelmesini sağlayan yasal koruma kalkanından yoksun bırakılıyor. Aynı durum meralar için de söz konusu. 4342 sayılı Mera Kanunu’nun 14. maddesinde yer alan istisna maddelerine yapılan ekleme, mera alanlarını yeni yapılaşmalara açarak daha da daralmasına yol açacak nitelikte. Bu da, aslında bir mera ve doğal çayır alanları cenneti olan Türkiye için gelecekte daha fazla yem ithal etmek anlamına gelecek.

Tasarının 26. Maddesi de, 3621 sayılı Kıyı Kanunu’nda yapılacak değişiklikle kıyılarda sağlık, endüstri ve benzeri amaçlarla yapılaşmanın önünü açıyor. Bu durum ekolojik bakımdan çok değerli ve hassas olduğu için büyük bir titizlikle korunması gereken kıyı ekosistemlerimizin hızla bozulmasına ve yok olmasına sebep olacak nitelikte. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri Kaş’taki Çukurbağ Yarımadası’nın imara açılması için şimdiden harekete geçilmiş olması.

Ülkemizin sürdürülebilir geleceği için, bu yanlış girişimden geri dönülmesini ve tasarının gündemden çekilmesini diliyoruz.

WWF-Türkiye