Yeniden Eğitim

Bir takım koşamıyorsa, topa vuramıyorsa, defans anlayışı kaybolmuşsa, dahası, taraftarı da yoksa onu tartışmanın anlamı yoktur. Sonuçlarını bildiğimiz hikâyeler olmasına rağmen Francis Coppola’mıyız ki filmi başka biçimde çekelim. Üstelik size yapımcı bulmanın zor olacağının bilinmesine rağmen…

İki takımın arasında yaptığı maç sonucuna göre çok ya da az başarılı oluyorsunuz. Çok basit bir kriter olmasına rağmen bütün ümitlerimizi bunlara bağlıyoruz. Kaç yıllık kulübüz, başarı ya da başarısızlıklarımız neler, spora kazandırdıklarımız nedir, çocuk ve gençlere hatta ileri yaşlılar için neler yapabildik? Asıl bunları sorgulamak gereklidir.

Okullarla nasıl bir anlaşma sağladık? Hangi okulların öğrencileri sizin kulübünüzün sporcuları, oranın beden eğitimi ve spor öğretmenlerini kulübe davet ettik mi? Yaptığımız maçlara okulun diğer öğretmenleri ve yöneticilerini davet ettik mi? Maçlarımızı nerelerde oynadık? Hangi sahalar spor yapmaya elverişli idi. Maçlarda dürüstlük ilkesine (Fair – Play) uyabildik mi? Maçımıza sağlık görevlisi geldi mi? Stat veya spor salonu güvenlik görevlileri bize iyi davrandı mı?

İşte tüm bu sorulara doğru ve iyi sonuçlarla cevap verebiliyorsak o zaman ciddi, düzenli ve disiplinli bir spor kurumu (kulübü) olma yolunda ilerliyoruz demektir. Ama bu arada teknik adamlarımızın durumlarını göz atmak zorundayız. Onlarla kaça anlaştık ve paralarını ödedik mi? Basit işler gibi görülmeye çalışılan çalıştırıcılık aslında çok zor ve meşakkatli bir uğraşıdır. Kimileri bunu hafife alırlar ama durum böyle değildir. Şimdi her kulüp başkanı veya yöneticisine soralım; antrenörümüzün bu ay maaşını ödedik mi?

Evet diyenlere teşekkür, hayır diyenler ise ancak “Hayırlı İşler” demek zorundayız. Çünkü söz verilen rakamlar zamanında ilgili kişilere verilmezse orada derhal bir performans kaybı olur. Bunu merak edenler varsa yakınlarında gördükleri ilk çalıştırıcıya sorsunlar. Daha da çok merak edenler varsa bunu TÜFAD’a taşıyabilirler.

Bugünlük bu kadar. Yeniden bir yapılanma için eğitim şarttır. Buna inanmak zorundayız ve bunu yazarken eğiticilerin de eğitilmesi gerektiğini bir kez daha vurgulamak isteyerek iyi pazarlar diliyoruz.