Yenice’ye Kaçış

Anadolu’da yoksul bırakılmış ana-babaların, evlatlarına yönelik hayallerinde onlara bulmak istedikleri ve bulduklarında komşularına büyük bir işi başarmışlığın verdiği gururla dillendirdikleri ‘masa başı iş sahibi’ tabirinin bugün ki karşılığı ‘Beyazyakalı’dır.

selale

Bu ‘Beyazyakalılar’ın üzerlerinde çalıştıkları markalı masalar da, bir yanıyla akıllı olduğu iddia edilen ancak çalışanların aklından ziyade manyetik kartlı turnikeleri, tek merkezden kontrol edilen klimaları, çoklukla açılma özelliği olmayan pencereleri ve her köşe başındaki kameraları ile muhatap olduğu, devasa enerji ihtiyacı olan plazaların içerisinde bulunmaktadırlar. Söz konusu ‘Beyazyakalılar’ dışarıdan bakıldığında temiz çalışma koşullarına ve ülke ortalamasının üzerinde kazançlara sahiptirler. Eğitimleri ile göz dolduran yakası beyaz ve zekâsı parlak bu insanlar kimilerince içerisinde yaşadığımız ve bizler için kurgulanan hayatın hoş bir pembelikteki köşesinde durmaktadırlar. Yine bu kimileri ‘Beyazyakalılar’ın özgürce yaşadığını düşünmekteler. Özgürlüğün ne olduğunu bilmeyene tutsaklığı anlatmak oldukça zordur. İşsizliğin özgürlük anlamına geldiğini savunmuyorum lakin bir iş sahibi olmanın ve iyi para kazanmanın da özgür ve mutlu bireyler yaratmadığının farkında olmak gerekir.

dere

Zira o köşe bir ‘Beyazyakalı’ için her zaman o kadar da pembe değildir. Bir mahkûmun giysisine damgalanmış ismini taşıdığı gibi taşımak zorundadır çoğu ‘Beyazyakalı’ manyetik kartını. Müşterinin sisteme olan sitemini “Ben Çağla nasıl yardımcı olabilirim” diyen güzel giyimli ‘modern’ ofis çalışanı bir tampon gibi emmelidir ki o pembe köşesi daim olsun. İsimlerin bu kadar ortalıkta gezindiği işyerlerinde ürettiği bilgisayar programı ile milyonlarca liralık ticaretin döndürülmesini sağlayan yazılımcı Ahmet’in başarısı şirketin başarısı diye anlatılır, başarıda Ahmet’in ismi yoktur. Başarıda Ahmet’in isminin olmamasından daha da acı olan Ahmet’in fazla mesai hakkı, sendikalaşma hakkı ve insana yaraşır izin hakkı da yoktur. Aslında Ahmet ve diğer ‘Beyazyakalılar’ kendilerini, bir sinema dehası olan Charlie Chaplin’in 1936’da ortaya koyduğu eseri Modern Zamanlar’da bir sahnede anlatıldığı gibi üretim çarklarının arasında sıkışmış hissederler. Modern zamanların iyi ücretli kölelerinin çoğunun hayalinde 40 yaşına bastıklarında Ege’nin güzel bir köyünde yaşamak vardır. Sosyal medyadaki profil fotoğrafları doğada yapılan bir etkinlik anında çekilmiştir. Ofislerin içine hapsettikleri hayatlarına karşılık hobi bahçelerinde geçirilen zamanlar, hafta sonu yakın çevreye yapılan kaçamaklar aslında doğadan kopuşun ve ürettiğine yabancılaştırılmanın verdiği baskı hali ile sosyal ve biyolojik bir varlık olan insanın makineleştirilmeye karşı verdiği bir çeşit tepkidir.

Devamı İçin Tıklayın…