Yarpuz (Filiskin)

Su nanesi de denen yarpuz, Akdeniz Bölgesi’nde yetişen tüylü, 10- 50 cm boyunda, kuvvetli dokusu olan bir bitkidir. Yaprakları kısa saplı, oval şeklindedir. Çiçekleri morumsu pembedir. İçeriğinde uçucu yağ vardır. Mide ağrısını keser, kusma ve bulantıyı önler. İktidarsızlığı giderir, vücudun dinç kalmasını sağlar.

Tatlı su kıyılarında, su gözelerinde yaşar. Suyu çok sever, ama su onu sever mi bilinmez. Çünkü o denli sık ve uzun olur ki, suyun kaynağının görünmesini engeller. Belki de ondandır, ‘Suyun sevmediği yarpuz, o da gözünde biter’ denmesi. Suyu saklar, ama yaz sıcağında esen yel yarpuz kokusunu uzaklara dek taşır ve suyun çabucak bulunmasını sağlar. Belki de sevgilisi suyu, korumak için bu denli titizlikle saklıyordur.

Bir de yarpuz böceği var. Parlak, yeşil, küçük bir mücevher gibi görünen bu böcek, yarpuzun yapraklarında saklanır. Yeşil yaprakların üstünde, yeşil bir böceği görebilmek pek kolay olmaz.

Yarpuzun köy yaşamında önemli bir yeri vardır. İlkbaharda taze yapraklarından yemek yapılır, salatalara karıştırılır. Taze ya da kurusu çorbalarda baharat gibi kullanılır. Testilere doldurulan suya kokusu sinsin diye testinin, sürahinin ağzına yarpuz yapraklarından tıpa yapılır. Subaşlarında pişirilen kebaplar, servis yapılırken, altına yarpuz dalları serilir, üstüne konulan kebabın yağlı et kokusu yerine yarpuz kokusu duyulur. Tarlada güneşin altında çalışanlar, bir tutam yarpuzu başlarının üstüne koyarak, güneş çarpmasından korunurlar.

Yarpuz kokulu suyu içenin, yarpuz salatası ya da yemeğinden yiyenin nefesi, serinlik çağrıştıran hoş bir kokuyla savrulur. Elinde bir demet yarpuz tutan güzele her gönül sarılır. Su onu sevse de sevmese de yarpuz suyun aşkına tutunarak yaşar.