Yakmayı, Yıkmayı Sevmeye mi Başladık?

Kitaplarımızı yaktılar, yasakladılar, korkuttular bizi kitaptan. Bizim korkumuz çabuk geçti, ama halkın korkusu sürüyor, hâlâ evine ne kitaplık yaptırıyor, ne de kitap alıyor. Artık evler tertemiz. Bütün dolaplar estetik, rengârenk kitaplardan kurtuldular. (Geçen gün bir arkadaşım, ‘karım kitaplarımı eve sokmuyor, güzelim kitaplar kömürlükte çürüyor’ dedi) Sonra daha kestirme yol keşfettiler, kâğıdın hammaddesi olan ormanı yaktılar. Bu kez dağlar tertemiz oldu.

Okuyan, aydınlanan insanları yaktılar. Türküleri yakmaya kalktılar, tutuşmadı. Türküler yanmadı. Ateşi görünce uçuverdiler güvercin gibi, gerekince yine konuyorlar dallarımıza. Cıvıl cıvıl ötüşüyorlar, unutmuyorlar yaratanları. Unutturmuyorlar acıları, hüzünleri, sevinçleri, gülüşleri. Ordunun bandosu, Diyarbakır’da Şivan Perver’in türküsünü de (cane cane) çalmış. Ne güzel etmiş, ellerine, akıllarına sağlık. Zaten türküler de, şarkılar da, her tür müzik evrensel değil midir? Onun bunun diye ayrılır mı? Güzel sevilir, o kadar işte, lam cimi yok bunun. Özel kanallar lastik gibi uzattı. Hatta hırs için öldürülen askerlerin haberini de geçti. Yakmak her zaman kurtuluş değil demek ki. Zamanı gelince çıkıyor ortaya ‘Cane cane’ diye. Başka yol arasınlar. Dünyayı yaksınlar örneğin, tümden kurtulsunlar düşünen insanlardan, güzellikten, aydınlıktan. Yuvarlansınlar çok sevdikleri kara deliğe.

Bugün öfkeli yazdım biraz. Çünkü okul yıkılmıştı, hem de yetkili eliyle. Boşaltılmasını beklemeden, tebliğ gerekli yere ulaşamadan, alel acele yıkılıverdi okul. Yandı bitti kül oldu. Mahkeme, ‘Yıkımın durdurulması’ kararı verdi. İş işten geçti, şimdi ne olacak? Hiç! Tabii ki hiç! Zaten mahkemenin ‘Okulu yıkın’! demesi mümkün mü? Bir okul kolay mı yapılıyor? Gerekli olunca ‘Devletin parası yok, her şeyi devletten beklemeyin’ diyorlar, vatandaş elini, kolunu sıvayıp giriyor işin içine, yaptırıveriyor okulu. Devralıyor devletin görevini. Yıkılacağında soran yok. Vatandaş üzülür mü? Çocuklar ne hale gelir? Tam da okullar açılırken olacak iş mi? Hani kriz vardı? Hani kemerleri sıkıyorduk? Hazır elimizdekileri yıkarak mı?