Ustanın İzinde Ver Elini Anadolu

Akşamüstü, Beyoğlu. Yine dolu, dünyanın belki de her milletinden insanla. Uğultulu kalabalıklar içinde ilerliyorum. Müzisyenler şarkılarını söylerken, çekim yapanlar, alkışları, bazen dansları ile tempo tutanlarla daha da renklenen sokaklar. Saç ekimi yapıldığı belli, başları sargılı onlarca yabancı bey, sağlık turizminin hediyeleri. Özçekim yapan, farklı pozlarla salınıp duran yine farklı milletlerden onlarca genç hanım…

Arada, yalnızca gözlerini fark edebildiğim siyahlar içinde çocuklarını çekiştiren turist hanımlar. Bunlara tezat, yeşil-mavi boyalı saçlarını savurarak coşkuyla yol alan genç kızlar. Ellerinde sigaralarıyla, ağızları küfür dolu kaba saba insanımsılar. Tramvayı, kestanecileri, polis barikatları, sinemaları, pasajları ve dahası ile hep dolu. Renkli, çeşitli insan manzaraları, Beyoğlu yolları. İstanbul’un kalbi…

İster bir kafede, ister bir meyhanede oturun ya da ıssız bir köşe bulup kitabınızı okuyun bu kaosun kalbiyle beraber atar yüreğiniz. Kiliseleri gezerken oturup dua da edersiniz, mumları yakarken dileklerinizi tutarken yaradanın evindesinizdir, koşulsuz dinlenirsiniz. Kültür merkezlerine, etkinliklere, sinemalara da düşse yolunuz bir rüyanın içindesinizdir adeta, eve dönene kadar.

Bilgilerimi tazelediğim, Anadolu’mun tarihi, coğrafyası, kültürüne dair yine çok anlatıları dinlediğim bir konferans sonrası; biraz da serin havada yürümek isteği ile adımlıyorum Harbiye’den, Şişhane’ye doğru…

Kızılderili yerel kıyafetleri ile performans sergileyen üç kişilik müzisyen bir grubu görüyorum. Flütleri, marakas, davul, düdük ve de heybelerinden çıkardıkları daha farklı enstrümanları ile ortaya koydukları ezgiler, alıp götürüyor bizi uzak diyarlara. Bu defa biraz daha durup dikkatle izlemeyi tercih ediyorum. Hafif esen rüzgârla, bulutlar üstünde yolculuğum başlıyor. Uzak diyarlara, ustaların diyarına…

Tahtakuşlar Köyü ile Alibey Kudar Etnografya Galerisi Çamlıbel Köyü ile Tuncel Kurtiz’in anıları Assos ile Aristo Okulu ile buluşuyorum. Onların bastığı toprakları adımlamak, gördükleri tepelere, ormanlara bakarak aynı denizi ve rüzgârları hissetmek için yollardayım. Anlamak, soluklanmak, söyleşmek belki de biraz dertleşmek için. Yeni bir şeyler öğrenebilmek çabası ya da farklı bir yol hikâyesi yaşamak için.

Ver elini Anadolu…

Ver elini usta…

Metin ve fotoğraflar: Deniz Can

26.5.2019