Ülkemiz Tarımının İçinde Bulunduğu Durum

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası 43. Dönem 2. Danışma Kurulu’nu 3 – 5 Mayıs 2013 tarihleri arasında Rize‘de gerçekleştirmiştir. Toplantıda; ülkemiz tarımının içinde bulunduğu durum ile mesleki alanımızı ilgilendiren güncel gelişmeler tartışılmış, çözüm yolları üzerinde durulmuştur.

2000’li yılların başında uygulanmaya başlanan IMF ve Dünya Bankası patentli politikalar sonucu; tarımdaki büyüme hızı, gayri safi yurtiçi hâsıladaki (GSYH) büyüme hızının altında kalmıştır. Bu dönemde ekonominin genelinde yıllık ortalama büyüme oranının % 4,5 olarak gerçekleşmesine karşılık, tarımdaki büyüme hızı % 2,4’te kalmıştır. Buna karşılık son on yılın sekizinde, tarım ürünleri dış ticareti açık vermiştir. Kısaca belirtmek gerekirse tarım, üretim yerine ithalata dayalı bir yapıya çevrilmiş bulunmaktadır. Üreticimizin cebine girmesi gereken ulusal kaynaklarımız ithalat yoluyla yabancı ülke halklarının refahına aktarılmaktadır.

Siyasi iktidar tarafından yeterli ölçüde desteklenmeyen çiftçiler, 2000 yılından bu yana 3 milyon hektardan fazla araziyi işlemekten vazgeçmişler; 1,7 milyon tarım emekçisi üretimden koparak kentlerin varoşlarına sığınmışlardır. Ülkemizde kişi başına Milli Gelir 10.500 dolar iken bu rakam tarım kesiminde 3.500 dolar civarında yani ülke ortalamasının 1/3’ü kadardır. Ülkemizdeki her 4 kişiden birini oluşturan tarım kesimi yoksulluk girdabında yaşamaktadır. Meslek alanımızın uygulama alanında yaşanan bu sorun meslektaşlarımıza da doğrudan yansımaktadır.

İktidar, Türkiye için dünyanın 7. büyük tarım ekonomisi olduğunu belirtmektedir. Buna karşılık çiftçi başına düşen milli gelir Kanada’da 43, Fransa’da 41, Hollanda’da 33, ABD’de 31, Malezya‘da 7 bin dolar iken, Türkiye‘de 3.500 dolar civarındadır. Bu bağlamda Türkiye kişi başına çiftçi geliri açısından dünyada 22. sıradadır. Diğer yandan ABD’nin 120 milyar dolar, Hollanda’nın 77 milyar dolar, Almanya’nın 67 milyar dolar tarım ürünleri ihracatı varken, ülkemiz uygulanan tarım politikaları sonucu 15 milyar dolarlık tarım ürünleri ihracatı ile 23. sıraya gerilemiştir.

2001 yılında uygulamaya konan Şeker Kanunu ile şeker üretimine getirilen kota uygulaması sonucu pancardan şeker üretimi kısıtlanmış, mısırdan üretilen Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) üretiminin önü açılmıştır. Buna göre Türkiye tek başına AB ülkeleri toplamının yarısına yakın NBŞ üretmektedir Nisan ayı başında Meclis gündemine sunulan Şeker Kanunu tasarısı ile NBŞ kotası doğrudan % 15 olarak uygulanmakta, kurak dönemlerde sadece NBŞ üretimine olanak sağlanmaktadır. Pancar üreticileri ve şeker işçileri için yıkım anlamına gelen bu yasa değişikliği geri çekilmeli, şeker fabrikaları özelleştirilmemelidir.

Son 3 yıldır yapılan ithalat çerçevesinde 2,7 milyon baş civarında canlı hayvan ile kırmızı ete 3 milyar doları aşkın döviz ödenmiştir. Bu olumsuzluğa 2012 yılında kaba yem sıkıntısı da eklenmiş, milyonlarca dolar döviz ödenerek sap-saman ithalatına gidilmiştir. Bir zamanlar hayvancılıkta ihracatçı ülke olan Türkiye, canlı hayvan ve it ithalatı yanında yem de ithal eder duruma düşmüştür.

Üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizde su ürünleri üretimi istenilen düzeye ulaşamamıştır. Su ürünleri kaynaklarının korunmasına ve avcılığın sürdürülebilirliğine yönelik politikalara önem ve öncelik verilmeli, su ürünleri stoklarının tespitine, avlanabilir miktarın belirlenmesi ve izlenmesine yönelik bir sistem hayata geçirilmelidir.

Kamuoyunda ‘2B Yasası’ olarak bilinen uygulama ile satışa sunulan 2B arazileri, rayiç bedelin yüksekliği nedeniyle orman köylüleri tarafından alınamamaktadır. Bu nedenle 2B arazileri, toplumun en yoksul kesimini oluşturan orman köylülerine ücretsiz verilmelidir.

Son günlerde kamuoyunu yakından ilgilendiren GDO’lu pirinçler konusunda ‘Oda’mızın tavrı geçmişten beri bellidir. Ülkemizin GDO’lara değil, kendine yeterliliği hedefleyen doğru tarım politikalarına ihtiyaç vardır. Yem amaçlı girse bile sınırlarımızdan içeri sokulan GDO’lu ürünlerin hangi alanlarda kullanıldığının takibini yapmak mümkün değildir. GDO’lu pirinçler getirildiği ülkeye geri gönderilmeli, halkın tüketimine sunulmamalıdır. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası halk sağlığının korunması ve gıda güvenliğinin sağlanmasına yönelik olarak çabalarını en üst seviyede devam ettirecektir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası