Trakya’da Çevre Felaketinin Yeni Adresi: Beğendik Termik Santrali

Türkiye doğal hayatı yeni bir çevre felaketinin eşiğinde. İğneada Beğendik’e kurulması planlanan termik santralin tamamı 500 bin metrekarelik orman arazisi üzerinde inşa edilecek. İğneada Termik Santral Karşıtı Platformu’dan konu ile ilgili yapılan açıklama şöyle:

Çevre ve Orman Bakanlığı’ndan 45 yıllığına kiralanan ormanlık alanın üzerinde termik santral binası yanı sıra 120 bin metrekareyi kaplayan kül barajı ve 100 bin metrekarelik kömür depolama alanı yer alıyor. Toplam ısıl gücü 300 MWt (megavat termal) her biri 600 MWe (2*600=1200 mwE) iki üniteli santral yılda 2milyon 870 bin bin ton ithal kömür işleyecek termik santral bacagazı (saatte 400 ton kömür yakıyor) , denize deşarj edilen soğutma suyu (saatte 200 ton atık su) ve kül barajından yayılacak kimyasal atıklarıyla Türkiye’nin en önemli doğal alanlarından birisi olan İğneada Longoz Milli Park’ını yok edecek, Trakya ormanlarının ağır hasar görmesine neden olacak. Trakya’nın incisi İğneada’nın turistik geleceğine de darbe vuracak bu ‘kirli yatırım’ı 1 milyon 200 bin avroluk bedelle Dünya Göz Hastaneleri Grubu’nun iştiraklerinden EMBA inşaat yapacak.

AKP Hükümet’i iktidara geldiği günden bu yana ülkenin ‘yeşil geleceği’ni har vurup harman savuruyor. Dünyanın ve Türkiye’nin geleceğini düşünerek tüketim anlayışımızı değiştirmeye yönelik dolayısıyla ülke kaynaklarını koruyup kollayan bir ekonomi anlayışı yok. Onun yerinde ülkenin geleceğini ipotek altına ekonomi politikası ‘geçer akçe.’ Tam da bu yüzden GDO’ların, HES’lerin, nükleer ve termik santrallerin, iklim değişikliğinin, altın madenlerinin, taş ocaklarının ve doğayı doğal kaynak haline getiren bütün güncel politikalar insanı ve doğayı hiçe sayıyor. Nasıl mı? İşte Kaz Dağları altın madenlerine ‘kurban.’ Oksijen deposu bu dağlarda 70 firma 300 ton altın için 30 ton siyanürü ülke topraklarına boca ediyor. İşte HES gerçeği. Bugün Türkiye’de 2700 HES projesi var. Bunların 1700’ü işletme ve yapım aşamasında. Karadeniz’in eşsiz doğasına hançer gibi saplanan, binlerce insanı evinden toprağından eden HES’ler bittiğinde Türkiye elektrik enerjisinin topu topu binde dördünü karşılayacak. İşte Nükleer santral macerası. AKP hükümeti bu alanda hazırlıksız ve altyapısız Türkiye’yi nükleer enerjiye sokarak büyük bir riski göze aldı

Ancak AKP sorumsuz çevre politikasıyla gelecek kuşaklara ‘çöl’ bırakmaya kararlı. AKP’nin yenilenebilir temiz enerjiler için resmi hedefi yok. Bunun yerine fosil yakıt bağımlılığını daha da artıracak, kirli ve tehlikeli enerji tesislerinin ithalini sağlayan ihale planları var. Türkiye’de elektrik enerjisinin % 70’i çevre kirliliği yaratan ve küresel ısınmaya yol açan fosil yakıtlardan (% 31 doğal gaz; % 29 linyit, % 10 petrol türevleri, taş kömürü, vb) elde ediliyor.

Bu kirli ve tehlikeli enerji ihalelisinin son örneği Beğendik Termik Santrali. Trakya’nın doğal hazinesi Istranca Ormanları, Longoz Milli Park’ı ve İğneada Körfezi Termik Santral’in faaliyete geçmesiyle birlikte onarılamaz yara alacak. Dünya Göz Hastanesi sahibi Eray Kapıcıoğlu’nun yönetim kurulunda yer aldığı EMBA şirketinin termik santral için hazırlattığı ÇED raporu santralin çevreye vereceği hasarı görmezden geliyor. Oysa yapılan araştırmalar ve yaşanan deneyler (Yatağan, Afşin Elbistan vb) termik santrallerin çevre ve insan sağlığında yarattığı yıkımı gözler önüne seriyor. Termik santral zararları ne? Bu kirli enerji yatırımı Trakya ormanını, longozu ve denizi nasıl kirletecek. Çevrede yaşayan insan ve hayvanlara nasıl zarar verecek. Beğendik Termik Santral faciasının boyutlarını teker teker sıralayalım;

– Termik santrallerde üretilen enerjinin sadece % 30 – 40 oranındaki bir bölümü elektrik enerjisine dönüşüyor; kalan kısmı ise ‘kaçak enerji’ olarak adlandırılıyor. Bu ‘kaçak enerji’ santralin kazanından çıkan kül olarak bir de baca gazıyla birlikte atılır. Bu atıklarla ormana, toprağa, havaya suya karbon monoksit, karbondioksit, metan, azot oksitler, kükürt oksit, ağır metaller ve (santralin ürettiği tehlikeli yan ürünler olan, arsenik, krom, kobalt, kurşun, mangan, çinko, baryum, talyum, cıva vb gibi radyoaktif partiküller) radyo – nükleitler yayılır. Örneğin, yılda 17 milyon ton kömür tüketen bir termik santralden doğaya, 30 milyon ton karbondioksit yayılır. Bu pencereden baktığımızda zaten inşaatıyla birlikte 500 bin metrekarelik orman alanını yok eder santral birde baca gazı etkisiyle Trakya ormanlarında ve Longoz’u haritadan silecek. Nasıl mı? Termik santrallerin bacasından çıkan ve bitki örtüsünü en çok etkileyen gazlar kükürt dioksit ve azot oksitler. Bitkilerin bu gazlara en hassas olan ve etkilenen organı ise yaprakları. Yapraklardaki stomalar vasıtasıyla yaprak bünyesine giren bu gazlar yapraktaki klorofillerin yapısını bozuyor. Ayrıca yanık etkisi, serbest asit halinde yüzeysel olarak da ortaya çıkıyor. Bitkiler üzerinde kirletici etkisiyle ortaya çıkan zararları üç ayrı boyutta görmek mümkün. Bunlar akut, kronik ve gizli zararlar olarak adlandırılıyor. Akut zarara uğrayan bitkiler derhal ölüyor. Kronik zararlanma öldürücü olmamakla birlikte bitki kalitesini büyük oranda bozuyor. Görünmeyen (gizli) zarar ise zaman içinde kendini gösteriyor.

– Termik santral küllerinin toplandığı alanda (kül depolarında) oluşan Radon gazı (Ra222) ise doğrudan soluduğumuz havaya karışıyor. Bu küllerin üzeri toprakla örtülse dahi toprağın gözeneklerinden geçen Ra222 havaya karışır. Ra222 3,8 günlük bir süre içinde Polonyum’a (Po210) ve aktif kurşuna (Pb210) dönüşüyor. Bu nedenle kül yığınlarından çevreye radyoaktivite yayılır. Bacadan atılan maddelerin içinde belki de en önemlisi, linyitte bulunan ve yanma ile açığa çıkarak etrafa yayılan uranyumdur. Küllerdeki uranyum da ayrı bir sorun yaratır. Buyurun size Beğendik Termik Santrali’nin ÇED Raporu’nda hiç değinilmeyen yönüne. 12 ha alana kurulacak 4 adet 1.200 metreküp kapasiteli silo bu zehir saçan külleri toplayacak. Ancak Karadeniz’in sert rüzgârı ve yağmur silodaki küllerin yer altı suyuna karışmasına ve çevreye savrulmasına engel olmayacak. Santralin ‘püf’ noktalarından birisi burada kendini gösteriyor. Raporda santralin ekonomik ömrünün 20 yıl olacağı belirtiliyor. Nedeni kül. Çünkü geçen yıllan içerisinde santralden çıkan kül atıkları bir süre sonra kontrolden çıkarak çevreye yayılmaya başlıyor. Devasa bir çevre kirliliğine yol açan bu küller sonunda santrali yutacak duruma geliyor. İşte bu nedenle ÇED raporunda santralin ekonomik ömrüne 20 yıl biçilmiş.

– Termik santrallerin en önemli çevresel etkilerinden biri de soğutma suyuyla ilgili. Çünkü termik santrallerin soğutma suyu gereksinimi çok büyük. Bu nedenle termik santraller genellikle nehir, göl veya deniz gibi soğutma suyu kullanılabilecek kaynaklara yakın yerde kuruluyor. Atıkların denize atılması, karaya serpiştirme çok eskiden beri kullanılan sorumsuz atık yöntemi. ÇED raporunda Beğendik termik santralinin İğneada Körfezine saatte 200 ton su atığı bırakacağı ve bu suyun deniz suyu sıcaklığında 2 derecelik fark yaratacağı belirtiliyor. Bu atık suyu yörenin en zengin balık yataklarının bulunduğu İğneada Körfezi’nin dibine ‘kibrit suyu’ demek. Yöre halkının en önemli gelir kaynaklarından birisi olan balıkçılık bitecek demek.

– Termik santralden yayılan zehirli atıkların insan sağlığını nasıl etkiliyor? ABD’de, kömürle çalışan elektrik santrallerinin doğaya salınan karbondioksitin yüzde 33’ünden, civanın yüzde 40’ından, azot oksitlerin yüzde 25’inden, sülfür dioksitlerin ise yüzde 33’ünden sorumlu olduğu biliniyor. Azot oksitler akciğer dokusunu tahrip ederken, kükürt dioksit, astım ve kalp krizine yol açıyor. Amerikan Akciğer Derneği’nin (ALA) yaptığı araştırma sonucuna göre, radyoaktif partikül kirlenmeden dolayı ABD’de her yıl 13 bin kişi ölmektedir. Dernek, partikül ölümlerindeki baş sorumlunun termik santraller olduğunu açıklamıştır. Ki bizim burnumuzun dibindeki Yatağan Termik santralinin çevresindeki yaşayan 22 köyde ve Yatağan’da halk Akciğer hastalıklarıyla becelleşiyor. Aynı durum şimdi Demirköy, Beğendik, İğneada, Limanköy, Avcılar, Sislioba ve çevredeki tüm köy ve kasabalarda yaşayan insanların ensesinin dibinde. Santralin 150 metre uzunluğunda 7 metre genişliğindeki iki bacasından fışkıran zehirli kimyasal atıklar yöredeki hâkim rüzgâr etkisiyle dört bir yana savrulup insanlara türlü hastalık taşıyacak.

Sorunlar bununla da bitmiyor. Trakya’nın doğa ve deniz turizmiyle önü açık beldesi İğneada termik santralin gazabına uğrayacak. ÇED raporunda santral yapım aşamasında ağır iş makineleri yanı sıra 2 bin işçi çalışacağı belirtiliyor. Bu durum İğneada’nın turistik geleceğini yok edecek. 4 yıl sürecek inşaat süresince İğneada ağır inşaat şartlarının etkisinde kalacak ve turistik yatırımlar duracak.

Nereden bakılırsa bakılsın Beğendik Termik Santrali Trakya’nın geleceğinde kara leke. Santral yöre insanlarının huzurunu, sağlığını, ekonomik durumunu altüst edecek. 27 bin ha’lık alana yayılan Trakya ormanlarının ve doğa harikası longoz milli parkının yok olmasının kapısını açacak. Tüm yöre halkı Beğendik Termik Santrali’ni istemiyor. Halkın iradesini hiçe sayan hükümet ve santral işvereni EMBA İğneada ve Beğendik’ten elini çek.

‘Dünya Göz Hastanesi’ Trakya’nın ‘göz’ünü kör edemeyecek.

İğneada Termik Santral Karşıtı Platform