TEMA Vakfı’ndan Kamuoyuna

Anayasa Mahkemesi’nin 2008 / 35 E. ve 2011 / 65 K. Sayılı Kararı Hakkında TEMA görüşü: Verimli tarım arazilerimizin talan edilmesi toplumun yaşam güvenliğine ipotek koymak demektir.

Anayasa Mahkemesi; 2008 / 35 E. ve 2011 / 65 K. Sayılı Kararında ‘Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununu’ değiştiren 5751 sayılı Kanun’un iptali istenen bir maddesi hakkında ‘ret kararı’ vermiştir.

Öncelikle aynı doğrultuda hüküm içeren 5578 sayılı Kanun ile 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanununa eklenen Geçici Md. 5 hakkında 19.02.2007 tarihinde (2007 / 18 E. 2007 / 19 K.) yürürlüğün durdurulması kararı veren Anayasa Mahkemesi’nin, bu kez ayni madde yerine 5751 sayılı Kanun ile getirilen Geçici Md. 4 hakkında yukarıdaki paragrafta belirtilen ret kararını vermesini hukuken anlamak mümkün değildir.

Özellikle karar gerekçesi içerisinde yer alan; ‘Söz konusu Yasa’da yer alan iptali istenen kuralın da tarım arazisi niteliğini kaybetmiş, toprak vasfını tekrar kazanması mümkün olmayan arazilerin yasal statüye kavuşturulup ekonomiye kazandırılması ve bu gibi arazilerde yatırım yapmış olan vatandaşların mağduriyetlerinin giderilmesi için kamu yararı amacıyla öngörüldüğü, bu düzenlemenin de anayasal sınırlar içinde yasa koyucunun takdirinde olduğu açıktır’ cümlesi ile somut ülke gerçeklerini yan yana koyduğumuzda, kararın ne kadar iç acıtıcı olduğu ortadadır.

TEMA Vakfı; yargı adına da olsa, toprak varlığımızın amaç dışı kullanımlarla yok edilmesi süreçlerine, her koşulda inançla ve kararlılıkla karşı durmayı, ulusal ve toplumsal sorumluluk ve ödev bilmektedir.

Anayasa Mahkemesi’nin verimli tarım arazilerinin izinsiz olarak tarım dışı amaçlarla kullanımına özel olanak sağlayan 5751 sayılı Kanunun bir maddesinin iptali isteminin reddi kararı, verimli arazilere yönelen talan ve betonlaştırma niyet ve girişimlerini cesaretlendirmiş ve tehlikeyi daha da ağırlaştırmıştır. Söz konusu karar ile hukuku ve kamu yönetimi kurallarını hiçe sayarak, üstelik konu hakkında verilmiş Danıştay ve İdare Mahkemesi kararlarına da aldırmayarak verimli araziye izinsiz olarak tarım dışı yatırım yapanlara yol açılmıştır. Hukuku, kamu yönetimi kurallarını ve kesinleşmiş mahkeme kararlarını hiçe sayarak izinsiz yatırımlarını devam ettirenlerin arasında çokuluslu yabancı firmaların da bulunması, ulusal egemenliğimiz bakımından da endişe vericidir.

Hiç kuşkusuz; Türkiye’nin tarım dışındaki birçok sektör ve hizmet alanının gelişmesi için de arazi kullanımına ihtiyacı vardır. Tarım dışındaki bu sektör ve hizmet alanları için verimli tarım alanları dışında yeterli arazi bulmak mümkündür. Çünkü ülkemizin toplam arazisinin ancak sekizde biri, tarım arazisinin ise ancak üçte biri verimli arazidir. Alt yapının götürülmesi durumunda niteliksiz her arazide her türlü tarım dışı yatırım gerçekleşebilir, ancak toplumun yaşamı için zorunlu olan üretimin, ancak verimli arazilerden sağlanacağı gerçeği unutulmamalıdır.

Tarım dışı amaçlar için çok geniş alternatif araziler varken, toplumun yaşam güvencesini oluşturan verimli tarım alanlarını tarım dışı betonlaşmaya açmak, toplumun geleceğine ipotek koymak anlamına gelmektedir. Bir avuç toprak; üretilemez kaynaktır. Bu ülkenin tarım için, yani toplumun yaşamının sürdürülmesi için, artık üretebileceği bir metre kare arazisi kalmamıştır.

Sonuç olarak, Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu karar, verimli arazi kaybına yol açacak bir mahiyettedir. TEMA Vakfı olarak bu kararın toplumun sağlıklı geleceği bakımından son derece sakıncalı yeni talan süreçlerini tetiklemesinden ve artırmasından kaygı duymaktayız. TEMA Vakfı; Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun, ‘toprak varlığımızın özenle korunması’ yönünde değiştirilmesi için, her türlü çabayı göstermeyi görev kabul etmektedir.

Saygıyla kamuoyuna duyurulur.

Saygılarımızla;

Toprağına Sahip Çık!

TEMA Vakfı