Sulakalanlar Risk Altında!

seyfe golu

Uluslararası Sulakalanlar Konferansı Ramsar, Dünya Sulakalanlar Günü’nün bu yılki temasını ‘Sulakalanlar ve Tarım’ olarak belirledi. Ramsar Sekretaryası’nın açıkladığı verilere göre dünyadaki tatlı suyun yüzde 70’i tarım amaçlı faaliyetler için kullanılıyor. Veriler, 2050 yılına kadar tarımın ihtiyacı olan su miktarının yüzde 19 oranında artacağını gösteriyor.

Artan nüfus sulakalanlar gibi tatlı su rezervlerinin çevresinde yoğunlaşıyor. Bu alanlarda gerçekleşen sürdürülebilir olmayan üretim faaliyetleri su varlığını tehdit ediyor. Dünyanın birçok yerindeki su varlıkları doğal ve sosyal yaşam için sürdürülebilir seviyenin altında seyrediyor. Sulakalanların varlıklarını devam ettirebilmesi için bu seviyenin belli bir miktarın altına inmemesi gerekiyor.

Dünya üzerindeki toprakların yüzde 11’inde tarımsal üretim yapılıyor. Ekim alanı aynı kalırken bu alanlarda geleneksel tarım yerini sürdürülebilir olmayan tarımsal faaliyetlere bırakıyor. Su tüketimi yoğun, kimyasal girdisi yüksek, yörenin ekosistem özelliklerini dikkate almayan ekstansif tarım* artıyor. Ekosistemler ile birlikte insan sağlığı, içme suları olumsuz yönde etkileniyor. Veriler, son 50 yılda ekstansif tarım yapılan alanların iki katına çıktığını gösteriyor. Çevrelerindeki tarımsal yaşam sürdürülebilir bir şekilde planlanmadığı için kirlilik ve su seviyesindeki düşüşler meydana geliyor. Bu nedenle de sulak alanlar yok oluyor.

Ramsar Sekretaryası’nın açıkladığı verilere göre dünyadaki tatlı suyun yüzde 70’i tarım amaçlı sulama faaliyetleri için kullanılıyor. Sulama aşamasında ve sonrasında taşan suyun bir bölümü nehirlere ve su varlıklarına geri dönüyor, kalanı ise buharlaşıyor.

Sulama yapılan alanların yüzde 40’ında yeraltı suları su kaynağı olarak kullanılıyor. Veriler, 2050 yılına kadar tarımın ihtiyacı olan su miktarının yüzde 19 oranında artacağını gösteriyor. Bunun büyük bölümü ise hali hazırda suyun az olduğu, sulu tarım alanlarında gerçekleşecek.

karlik yaylasi

Türkiye de aynı kaderi paylaşıyor

2 Şubat Sulakalanlar Günü kapsamında açıklama yapan TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, Türkiye’deki sulakalanların da aynı kaderi paylaştığına dikkat çekerek, “Sulakalanlar çevresindeki yaşamın sürdürülebilirliği için; sulakalanların özgün şartlarına uygun, iklim değişikliği risklerini göz önünde bulunduran sürdürülebilir sulak alan yönetimi gerekli” dedi. Türkiye’deki sulakalanların iklim değişikliği baskısını yoğun olarak hissettiğini ifade eden Ataç; “Bölgelerin ekosistem şartlarına uyumlu olmayan sulu tarım faaliyetleri sulakalanlardaki doğal ve sosyal yaşamı tehdit ediyor. Sulakalanlar yok olurken sadece ekosistemler değil çevresindeki sosyo – ekonomik, sosyo – kültürel yaşam da yok oluyor” dedi.

*Ekstansif tarım: İlkel yöntemlerle ve geleneksel yöntemlerle yapılan, modern tarım yöntemlerinin uygulanmadığı yapılan tarım metodudur. Sulama, gübreleme, ilaçlama ve kaliteli tohum gibi uygulamalar yetersiz olduğundan verim düşüktür. Tarımsal üretim büyük oranda doğal koşullara, iklim koşullarına bağımlıdır, buna bağlı olarak ekilen tarım alanlarının genişliği değişmediği halde, yağış miktarındaki değişmelere bağlı olarak üretim miktarlarında yıllara göre büyük dalgalanmalar görülür. İklim koşulları ile ürün verimi arasında paralellik vardır.

Fotoğraflar: Kırşehir Seyfe Gölü / Hülya Çeşmeci, Yalova Armutlu Karlık Yaylası / Elif Sezginer Verün.