Stratonikeia

Karısını üvey annesine âşık olan oğlu ile evlendiren babanın kenti. Yatağan’dan Milas’a yöneldiğinizde, Yatağan Termik Santrali’ni kendi külü ve dumanıyla bırakıp yamaca tırmanırken, yolun hemen sağında, kömür kazı alanlarının ortasında kalmış, bir avuç yeşilliği gösteren sarı bir yön levhası görürsünüz. Üzerinde ‘Stratonikeia’ yazan bu tabelanın dökük boyaları, üzerinde saçma ve kurşun yaralarıyla oldukça zavallı hali sizi sakın yanıltmasın. Çünkü boynu bükük bu tabelanın aslında o topraklarda 2 bin 300 yıl önce yaşanmış sıra dışı bir aşkın habercisidir.

Suriye Kralı 1. Seleukos, İÖ 294 yılında tüm Anadolu’yu baştanbaşa geçip bugün Muğla ve Aydın illerinin bulunduğu alandaki Karia ülkesini ele geçirdiğinde, çok sevdiği eşi Stratoniekia Aoina için, bugünkü o boynu bükük yön tabelasının gösterdiği yere görkemli bir kent kurdu ve kente sevgili eşinin adını verdi: Stratoniekia.

Kral Seleukos, eşi Stratoniekia ve ilk eşinden oğlu Antiokos, yeni kentlerinde mutlu bir şekilde yaşarlarken bir gün oğul Antiokos hastalandı. Ülkenin dört bir bucağından gelen hekimler derdine derman olamadı. Sonunda saraya gelen bir hekim genç prensi muayene ederken hastalığın nedenini de anladı. Hekim Kral Seleokus’a kızıp hiddetlenmemesi koşuluyla oğlunun hastalığının nedenini söyledi. Oğul Antiokos, üvey annesi Kraliçe Stratoniekia’ya âşıktı. Aşkın acısıyla yataklara düşmüştü. Hekim bunu, muayene sırasında odaya Stratoniekia girince Antiokos’un bir anda kızarmasından anlamıştı… Kral Seleukos hekime verdiği sözü tutup bu duruma kızmadı, öfkelenmedi. Günlerce düşünüp sonra kararını verdi; biricik karısı Kraliçe Stratoniekia’yı oğlu Antiokos ile evlendirdi. Sonra da kendisi memleketi Suriye’ye döndü.

Aradan geçen yüz yıllar bu sıra dışı aşkın kenti Stratoniekia’yı topraklarla örttü. Yüzlerce yıl sonra yöreye gelen Türkler Stratoniekia’nın kalıntıları üzerine ‘Eskihisar’ köyünü kurdu. Eskihisar, 1950 yılında meydana gelen Fethiye Depremi sırasında çok azda olsa hasar gördü. Birkaç evin duvarları çatladı bazı evlerin duvarları yıkıldı. Dönemin Başbakanı Adnan Menderes komşu il Aydın’dandı. Eskihisar’a gelen Menderes Eskihisarlılara komşu sözü verdi: “Siz hiç meraklanmayın Eskihisar’ı Yenihisar yaparız.” Söz gerçekten tutuldu. Kısa sürede Eskihisar’ın 2 – 3 km batısına taş duvarlı, rengarenk badanalı, villa gibi iki yüz kadar ev yapıldı. Köylüler borçlandırıldı. Ancak o canım evleri beğenmeyen Eskihisarlılar ne o evlere taşıdılar, ne de borçlarını ödediler.

Aradan birkaç yıl geçmişti ki, MTA ‘yeni’ Eskihisar’ın altında zengin linyit kömürü yatakları buldu. Sonra da bu kömürlerden elektrik elde etmek için Yatağan Termik Santrali kuruldu. Köyün altındaki kömürü alabilmek için ‘yeni’ Eskihisar istimlâk edildi. Köylülere bu kez 3 – 4 km batıda yeni bir yerleşim alanı gösterildi ve köylüler ‘yeni’ Eskihisar kurulurken oluşan borçları nedeniyle yapılan kesintilerden sonra arta kalan paralarının üstüne ceplerindekini de katıp ‘yeninin yenisi’ Eskihisar’ı yeniden kurdular. Eski ‘yeni’ ve ‘yepyeni’ Eskihisar’a rağmen Kraliçe Stratoniekia’ya adanan o topraklardaki ilk kent hiç unutulmadı. Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü tarafından sürdürülen kazılarda çok değerli buluntular ortaya çıkartıldı. Bunlar önce İstanbul, sonra İzmir daha sonra Bodrum ve en sonunda da Milas Arkeoloji Müzeleri’nde korumaya alınıp sergilenmeye başladı.

Stratoniekia’da arkeologlar kadar TKİ Güney Ege Linyitleri İşletmesi (GELİ) de kazı yaptı. Arkeologların titizliğine karşı kömür çıkarmak amacıyla dozerlerle, kelepçelerle sürdürülen Stratoniekia’nın nekropol alanı büyük ölçüde tahrip oldu. Kömür kazı alanından çıkartılan topraklar, bir zamanlar bir yayla görünümündeki Stratoniekia’nın çevresine dağ gibi yığılarak antik kenti tam bir ‘çukur kent’ haline getirdi. Bir zamanların süt beyaz mermerlerle kurulmuş, sıra dışı aşkın kendi Stratoniekia şimdilerde Yatağan Termik Santrali’nin asit yağmurları etkisinde topraktan çıkartılan mermerler çoktan kapkara kesilmiş. Bir zamanlar Eskihisar Köyü’nün içinden gürül gürül akan sular yüzlerce metrelik derinlikteki açık ocak kömür kazıları nedeniyle çoktan bilinmez yerlere çekilmiş gitmiş.

En eski Eskihisar şimdi yalnızlığın hüznünü yaşıyor. 

Yazı ve fotoğraf: Olcay Akdeniz

Sırtçantam 5. sayı, Mayıs 2005