Sporda Şiddeti Doğa Sporlarıyla Yenmek

Günümüzde doğa, sadece azınlık seviyede nitelendirilebilecek bir kısım doğasever ve yaşadığı dünyayı umursayan az sayıdaki insan tarafından ilgi odağı olduğundan, bir de üstüne genel anlamda spora bakış açısı da sadece koyu fanatiklik bahçesini görebilen küçük bir pencereyle sınırlı kaldığından, doğa sporları geniş kitlelerce tanımıyor veya yanlış tanınıyor; tanınmadıkça da spor âleminin barış ve olgunlukla desenlenen derinliğine, zenginliğine ve geniş çehresine dair bir farkındalık oluşmuyor.

Bundan mütevellit ülkemizdeki spor lügatinde doğasporlarına ayrılmış olan hazne oldukça kısıtlı ve bu durum, böylesine derin ve engin bir coğrafi zenginliğe sahip Anadolu diyarı için de, geçmişi barış ve dostluk öyküleriyle bezeli Anadolu halkı için de – özellikle sporda birileri tarafından güdülen şiddete karşı doğa sporlarının sağladığı barışa, dostluğa ve mücadele ruhuna çok ihtiyaç duyulan bu devirde – ciddi bir kayıp…

Bu bakımdan holiganlığın (spordaki şiddetin) en yüksek mertebesine ulaştığı, sporun amacından saptırılıp da, bir çatışma ve düşmanlık aracına dönüştürüldüğü böylesine günlerde, doğasporlarının dimağda birlik ve beraberlik fikriyatını aşılayan barışçıl ve paylaşımcı atmosferini soluma ihtiyacı daha da hissedilir oluyor. Şiddeti ve kabullenemezliği önlemenin yolu, öncelikle cehaleti yenmek, bilimin ve ilimin ışığında aydınlanmak, bu aydın zihniyetle farklı görüşlere ve farklı kültürlere hoşgörüyle yaklaşmakla mümkün değil midir?

İşte doğasporları da, doğru ve geniş bir perspektiften bakmasını bilenler için farklı bilimleri ve kültürleri tek bir çatı altında barış ve dostluk temelinde toplamayı başaran bir alandır ve bu bakımdan da sporun bireysel bir fiziksel aktivite ve koyu bir fanatiklik timsali olmaktan çok daha ötesinde, gerek ruhsal olgunluğa erişme, gerekse yok olma sinyalleri veren bu dünya için yararlı bir iş yapabilme olanağı sunan bir aktiviteler bütünü olduğunu gösterir.

İşte bu yüzden doğayı ve doğasporlarını, henüz hiç bilmeyenler ve spordaki rekabeti düşmanlık aracı olarak kullananlar için tanıtmak, bilip de ilgilenmeyenler için anlatmak, yaptığı halde içeriğinin farkında olmayanlar için ise bıkmadan ve usanmadan doğru biçimde açıklamak gerek… Doğasporlarında ölümüne fanatikliğe, saplantılı tutkulara, bitmek tükenmek bilmez tartışmalara, sonu gelmez kavgalara, anlamsız çatışmalara ve düşmanlıklara yer yoktur. Doğa, farklı yaşam biçimlerini, renginden kokusuna, şeklinden, görüntüsüne kadar tüm tezatlıklarıyla bünyesinde bir arada barındırır ve tüm tezatlıklarına rağmen birbirleriyle uyum içerisinde yaşamalarını sağlar. Öyle ki; biri olmadan diğerinin varlığı olamazken, diğeri olmadan bir başkasının da yaşamı anlam kazanmaz. Böylece doğadaki tüm yaşam birimleri birbirlerine hayat akışı ve var oluş olanağı sağlarlar.

Doğasporlarıyla ilgilenmek demek, tüm tezatlıkları, tezatlıklarına rağmen uyum içerisinde barındıran ve büyüleyici bir güzellikte sunan doğanın mevzu bahis yaşam akışının mükemmeliyeti karşında mest olmak ve bu mestlik haliyle merak ve ilgi duyguları arasında sonsuzluk hissine kapılırcasına kaybolmak demektir. Tırmandığınız bir dağdaki devasa kaya blokları ne şartlarda şekillenmiş, biraz daha yükseklerde bulunan buzullar son buzul çağından bu yana nasıl varlığını sürdürmüşlerdir? Doğada kendilerine insanlar tarafından zarar verilmemesini uman hayvanlar nasıl bir yaşam zinciri içinde varlıklarını sürdürmektedirler? Engin derinliklerine doğru ilerlediğiniz bir mağarada daha önce hiç görmemiş olduğunuz sarkıtlar kaç yüzyılda ve nasıl bu hale gelmişlerdir? Sırlarını keşfe daldığınız bir denizin diplerindeki mercan resiflerini ve balıkların âlemini bu kadar renkli, bu kadar güzel yapan nedir? Bu ve bunun gibi nice soru, doğa sporlarıyla uğraşanların aklında uçuşup durur ve uçuştukça doğanın gizemli dünyasını çözmeye giden yolda bir anahtar olur. Bu yüzden doğa sporlarıyla ilgilenenler coğrafyadan, jeolojiye, botanikten, zoolojiye, kadar uzanan geniş bir yelpazede doğaya karşı merak ve ilgi sahibi olurlar. Ve merakla beslenen her ilgi, insan dimağına bir bilimsel bilgi daha eklenmesini, insanın biraz daha aydınlanmasını sağlar. Böylece doğasporcuları farklı bilim dallarının kesişiminde doğanın gizemli kapılarını açan bir anahtar sahibi olurlar.

Bununla da kalmaz, doğa sporcuları farklı bilimlerden elde ettikleri bilgi birikimlerini farklı kültürleri, farklı insanları, farklı yaşayışları ve farklı inanışları tanıyarak perçinlerler. Anadolu’nun bir dağ köyünde, bir yayla evinde, bir sahil kasabasında farklı bir hayat öyküsüne tanık olunduğunda ve farklı bir yaşamın misafiri olunduğunda, kentin betonarme kalabalıklığı içinde sıkışıp kalınan yalnızlığın ardından böylesine samimi bir ortamda o hayatların birinde bir karakter olmayı diler insan… Bu yüzden bir köy kahvesindeki görmüş geçirmiş aksakallı bir dedenin veya yılların verdiği deneyimlerin çevikliğiyle her dağcıdan daha dağcı olan bir çobanın yaşam öyküsünü dinlemek insanı daha önce böylesine bir keyfi hiç almamış olduğunu düşündüğünüz bir sohbetin içine sürükler.

İşte bu yüzden doğasporlarıyla uğraşmak demek bilimsel bir bilgi birikimine, farklı kültürlerle desenlenen bir yaşam felsefesine ve hoşgörülü bir hayat öğretisine sahip olmak, bu şekilde barış ve kardeşlik duygularını solumak, her solukta bir nebze daha ruhsal olgunluğa erişmek ve hayata ve insanlara karşı yepyeni bir bakış açısı edinmek demektir. Ve bu aydın zihniyete erişen her bir birey artık diğer tüm spor dallarına da barışçıl ve paylaşımcı bir pencereden bakıp, tutkulu hırsların ve anlamsız çatışmaların başrol oyuncusu olmaktan vazgeçer.

Âdemoğlu doğanın bir sureti ve ayrılmaz bir parçasıysa, doğaya olan bu yabancılık, doğasporlarından olan bu kopukluk ve spor kisvesi altında güdülen hırsın ve çatışmanın anlamı nedir diye sorgulamak, ardından düşünmek ve irdelemek gerek… Daha çok bilme, ilme, kültüre sahip olmak, bu bilim ve kültürün aydınlığıyla barış ve paylaşım içinde yaşamak, tüm spor dallarına bu barışçıl açıdan bakmak ve o spor dallarındaki rekabetin şiddeti değil; gelişmeyi ve barışı beslemesi gerektiğini hatırlamak için…

Fotoğraf: İsmail Şahinbaş