Spor Öncesi Sağlık

Aslında çoğumuzun aklına bile gelmez. Spor yapıyoruz, dolayısıyla biz sağlıklıyız ve sağlık kazanırız diye düşünürüz. İşin aslı böyle değildir. Eğer zamanında spora başlanmamışsa ve her defasında gerekli kontroller yapılmamışsa durum beklediğimizin çok ötesinde gelişir.

Kabul edelim, otomobilimizi servise götürmeyi ihmal etmeyiz, hatta önce götürmeye çalışırız, bizi yolda bırakmasın diye… Peki, kendimizi, sporcularımızı neden götürmeyiz? İşin burasını açıklamak çok zor görünüyor.

Bazı kulüpler anlaşma yoluna gittikleri sağlık kuruluşları ile yakın temas içindeler ve gazetelerimizden izliyoruz, sporcularının sağlık kontrollerini yaptırıyorlar. Özellikle son senelerde görülen çeşitli ölümle sonuçlanan hadiselerin kaynaklarının belirlenmesinde henüz ciddi bulgulara rastlanamadığı açıktır.

Sporun gönül rahatlığı ve sağlıkla yapılabilmesinin temelleri insan organizmasının risk faktörlerinden uzaklaştırılmasıyla ilişkilidir. Soluduğumuz hava kirleniyor, tükettiğimiz gıda maddelerinde tarımsal ilaç kalıntıları bulunuyor. Çok güzel yiyecekler dediklerimiz, genleri bozulmuş şekilde bize sunuluyor. Böyle değişiklikleri bizim insan organizmamız ve metabolizmamız kaldırmıyor. Bağışıklık sistemimiz giderek savunmasız hale geliyor. Buna bir de kötü koşullarda sporu ilave ederseniz sonuçlar trajik hale gelebiliyor.

Tüm kulüplerimizin ve takımlarının mutlaka ciddi biçimde sağlık kontrollerinden geçmiş olmasını dikkatle izlemeliyiz. Bu arada koruyucu hekimlik uygulamaları ve spor hekimliği sistemleri ile ilgilenmeliyiz. Her ilde ve özellikle yerel yönetimler tarafından spor hekimliği departmanları kurulmalıdır. Nasıl bir kenti yönetmeye soyunulmuşsa sporun da korunması kollanması, yönetilmesinde belediyeler aktif hale gelmelidir.

Okullarda spor ve spor hekimliği, koruyucu hekimlik konusunda basit içerikli dersle konulmalıdır. Bugünün genci yarının anne babasıdır. Onların iyi eğitilmesi geleceğin iyi sporcuları ve sporun kurucuları olacaktır.

Tesadüfen spora karışanlarla, sporu bir reklâm aracı olarak kullananlarla spor gelişmez ve sporcu sağlığı her zaman tehlikeye girer. Bu olayın çeşitli taraflarında bulunanlar üzerlerine düşen görevleri harfiyen yerine getirmelidirler.

Ama kim sorumludur bu işlerden? Üniversite? Hayır… Belediye? Hayır… Federasyonlar? Hayır… Kulüpler? Hayır… O halde kim veya kimler? Orası da belli değildir.

Bu yüzden bizim sporumuz günlük başarılarla geçiyor ve kendimizi basit küçük işlerle avutmaya çalışıyoruz. Devşirmelerle iş yapmaya çalışıyoruz. Yüz binlerce çocuğumuzu ve gencimizi sokağa bırakıyoruz. Sporu bilmiyoruz. Bilmek de istemiyoruz. Bir umursamazlık içinde yürüyüp gidiyoruz.

Haydi, kolay gelsin!