Sigara Üzerine…

Sanmayın sigara yasaklarına karşı geldiğimi. Aksine 55 yılını geride bırakmış ve içmeyi bir defa bile denememiş birisi olarak bu satırları yazıyorum. Sigara içenlere özgürlük tanınmalıdır. Onların daha çok içecekleri mekânlar yaratılmalıdır. Hatta sigara içmeyenlerin giremeyeceği lokantalar restoranlar yapılmalı ve hizmete sokulmalıdır! Bunun için teşvik bile alınabilir, kredi faizleri düşük tutulabilir hatta bedelli kredisi bile kullanılabilir.

Kıymetli okurlarımın çoğu benim ciddi bir sigara düşmanı olduğumu bilirler. Evimde, iş yerimde, otomobilimde hatta motosikletimde asla sigara içilmez. Motoruma benden başkası binmediği için orada zaten mümkün değildir. Diğerlerinde ise kimse aklına bile getirmez. Sigara kullanan bazı arkadaşlarım evimdeki yasak yüzünden bizi ziyarete gelmezler. Biz onlara gideriz. Ama şok geçirdikleri bir durum ortaya çıkar çünkü orada da onların içmesine izin vermem. Adım ciddi biçimde ‘Gestapo’ şeklinde anılır. Bundan ziyadesi ile memnun olurum, bilirler…

Otobüslerde sigara içilmesin diye zamanın yetkililerine bir sürü mektup yazdığımı, telefonlar ettiğimi hatırlarım. En son eğer yanlış hatırlamıyorsam, doçentlik yabancı dil sınavı için 1994 senesinin Kasım ayında İstanbul / Harem’den satın almak istediğim koltuğun sigarasız bölümden olmasını istediğimde gişedeki satıcı “Beyim artık bugünden itibaren otobüslerde sigara içmek yasak” demişti. Ben ısrarla o şirketin çift katlı otobüsünün alt katından bir yer istiyordum. Bilenler anımsayacaktır, o zamanlar çift katlı otobüslerin üst katında sigara içilir alt katında içilmezdi. Sanıyorum o günkü Ankara’ya yaptığım yolculuk en keyif aldığım seyahatlerden biri idi. Hiçbir yolcu sigara içememiş, denemeye kalkanlar çok ciddi biçimde hostes tarafından engellenmişti.

Bu bölümü okumayın: Sigara içenler için günde bir sefer yapılabilir, onlar zehirlenmeye devam etsinler…

Konuyu buralardan restoranlara getiriyorum: Arada bir çevre ilçe ve lokantalara eşimle birlikte ziyaret ederiz. Geçen Cumartesi akşama doğru yolumuz Kerpe’ye düştü. Orada bulunan ki, ne yazık ki isimini vererek açıklamak istemiyorum, beni tanıyanlar nereye gittiğimi bilirler. Öğle yemeğini biraz geç yemiş olmamıza rağmen oraya gittiğimizde (böylelikle oraya daha önceleri gittiğimizi de öğrenmiş oluyorsunuz) salatamızı, sarımsaklı yoğurtla boca edilmiş patlıcan kızartmasını, tane sarımsaklarımızı, kalamarımızı, içeceklerimizi söyledik. Henüz balık siparişimizi vermedik. Orada birkaç bölüm var, sigara içenler için ayrı, içmeyenler için ayrı yerler hazırlanmış. Zaten daha önceden gittiğimiz için biliyoruz. Şöminemsi yerin hemen önünde muhtemelen inşaat işleri ile uğraşan bir dört kişilik bir masa vardı. Keyifle sohbet ediyorlardı. Demir, beton, depremden söz ettikleri duyduğum için (özür dileyerek kulak misafiri olduğumu bildiriyorum) onların inşaat sektöründe olduklarını tahmin ediyorum. Hiçbiri sigara içmiyordu. Çünkü duvarlarda sigara içmenin yasak olduğunu bildiren levhalar vardı.

Onların sancağında (sağ tarafında, deniz kenarında olunca denizcilik terimleri depreşti birden) iki kişi oturuyordu. Zaten masamıza yerleştikten 5 dakika sonra oradaki bayan ve erkekle selamlaştık. Muhtemelen öğrencimdiler. Giderken de iyi dileklerimizi birbirimize sunduk. Onların gerisinde, fındıkkabuğu ile yanmakta olan sobanın önünde yine dört kişilik bir müşteri grubu oturuyordu. İki bayan ve iki erkek olarak hem yemeklerini yiyorlar hem de arada kadehlerine uzanıyorlardı. Ama biraz sonra dördünün de sigaralarını yaktıklarını görünce neredeyse felç geçirecektim. Restoran yetkililerin duruma derhal müdahale edeceğini bekledim. Bu arada gözüm sigara içilebilen tarafa gitti. Orada da iki kişi oturuyordu. Sigara içmiyorlardı. Ama orada sigara içilebildiğini biliyordum. Kısa bir süre bekledim belki uyarıda bulunurlar diye… Nerede, oralı bile olmadılar. Kasa ve ocak kısmı denilen yere yöneldim ve durumu anlattım. Cevap ne oldu biliyor musunuz? “Keyif alıyorlar canım, onların keyfini neden bozayım ki?”

Sakın ‘inanılır gibi değil demeyin!’ Aynı ile vaki… Üstelik oraya defalarca gitmiş bir aile olarak bu defa söz konusu davranışla karşılaşınca sonucu aşağı yukarı tahmin ediyorsunuzdur umarım. Işık hızı ile hesabı ödeyip orayı terk ettik…

Sigara öyle bir illet ki, bazı restoran ya da mekân sahipleri kendi yerlerinde sigara içilebildiğini fısıltı yolu ile duyuruyorlar. Bu yolla fırsat eşitsizliği yaratıp müşteri toplamaya çalışıyorlar. Ama geniş yeri olanların her yerde bu olanağı sağlamaya çalışması insan düşmanlığıdır. Sigara içenlere saygı duyuyorum. Ama içmeyenlere saygı gösterilmemesini sağlayan restoran sahipleri için aynı duyguları taşıyamıyorum. Bunu sizlerle paylaşıyorum, yetkilileri göreve davet ediyorum. Ama şunu da eklemeden yazımı bitirmiyorum: Bu yazım sonrasında “orada sigara içiliyormuş” deyip oranın müşteri sayısını arttırmış da olabilirim. Ülkemizde her şey tersine işlediği için bunu normal karşılıyorum. Kendi dost ve arkadaşlarıma sesleniyorum: “Oraya gitmeyin!”

Etrafımda sigara içen arkadaşlarım yok mu? Var, hem de ölümden dönmüş olanlar var. Onlara; eğer bir daha hastaneye yatarlarsa ziyaret etmeyeceğimi söylüyorum. Ama onlarla oturduğum mekânlarda kalkıp ‘masada sigara içelim’ diyen kimse olmuyor. Medeni şekilde dışarıya çıkıp kimseyi rahatsız etmeden sigaralarını içiyorlar…

Durum böyle dostlarım. Hep iyi yerleri tavsiye etmeyi düşünen bu satırların yazarı artık nerelere gitmemeniz gerektiğini yazacak…

Hijyen ve diğer konulara sonra değineceğiz…