‘Seyyah’ Erol Şahin

Gezgin ruhunun izini süren, bunu mesleğe dönüştüren, doğa yürüyüşleri rehberi Erol Şahin’in, sırt çantasıyla geçen yaşamını konuştuk.

Kimdir Erol Şahin?

1981 İstanbul doğumluyum. 90’lı yıllarda bisiklet ile başlayan yol tutkum, 90’lı yılların sonunda gezi ve fotoğraf tutkusuyla birleşti. Aynı yıllarda yollarda ve dağlarda biriken tecrübelerimi alternatif turlarda rehberlik yaparak kullanmaya başladım. 1998 yılında başlayan doğa rehberliğini çeşitli firmalarda sürdürdükten sonra, 2005 yılından bu yana Arnika Turizm ile yoluma devam etmekteyim. Özellikle Marmara Bölgesi’nde ki birçok trekking parkurunu biliyorum. Türkiye’nin tüm bölgelerine, Fas, Gürcistan ve Mısır gibi ülkelere seyahatler yaparak çeşitli gezi dergilerine konular hazırlamaktayım.

Mesleğinizi hangi kelimelerle ifade edebilirsiniz?

Rehberlik benim için meslekten öte bir alışkanlık, bir hobi. Yollarda olmayı sevdiğimden dolayı aracı bir meslek diyebilirim benim için. Örneğin rehberliğe başladığım 1998 yılından bu yana yetmiş, bilemediniz seksen kez Abant’a tur düzenleyip rehberlik yapmışımdır veya yazın üst üste gittiğim Bozcaada turları. Kimisine sıkıcı gelebilir çünkü hep aynı yol aynı yerler. Yollarda olmayı ve yeni insanlarla tanışmayı bir şeyler paylaşmayı seviyorum, keyif alıyorum.

Turlarda karşılaştığınız zorluklar nelerdir?

Düzenlendiğimiz veya benim rehberlik yaptığım turlar genelde doğa ağırlıklı olduğundan bazı parkurlarda yürüyüşler kondisyon gerektiriyor. Gruplarımıza katılan her kişi haliyle aynı performansı göstermeyebiliyor. Bu gayet normal. Ama asıl önemli olan, genel olarak tur rehberine uyulup uyulması ile ilgili zorluklar olabiliyor. Kimi insanın bir sene boyunca kendisine ayırabildiği tek zaman katıldığı bir günlük veya hafta sonu turu olabiliyor. Bu durumda işte zorluklar çıkabiliyor çünkü normalin çok üstünde bir beklenti ile gelinmiş olunuyor.

Rehberliğin yanı sıra fotoğrafa olan ilginiz nereden geliyor?

Fotoğraf’a olan ilgim ve fotoğraf çekmeye 2000’li yılların başında başladım. Bu yıllar zaten aynı zamanda yoğun olarak doğa rehberliği yaptığım yıllar olduğundan her hafta sonu doğanın derinliklerinde fotoğraf çekmek için de imkânım oldu. Ama fotoğrafa olan ilgimin kat ve kat artmasına sebep olan Karadeniz gezilerinde ve Kaçkar’ın zirvesine giden yolculuğum olmuştur. Daha önce birçok doğa turunda bulunmama rağmen, çekmediğim kadar adını bile bilmediğim çiçek, böcek, kelebek fotoğrafı çektim diyebilirim. Çevremde fotoğraf konusuna profesyonel birçok kişinin bu fotoğrafları başarılı bulması ve çeşitli dergilerde yer alması sonucunda fotoğraf makinemi ve ekipmanımı yeniledim. Artık daha fotoğraf çekimlerine daha profesyonel bakıyorum diyebilirim. 2008 yılına renklerin ve sessiz çöllerin ülkesi Fas’ta girerek gezi fotoğrafçılığı ve mimari fotoğraf çekimi konusunda da adım attım. 2009 yılbaşı için yine fotoğraf açısından çok zengin bir diğer Afrika ülkesi olan Mısır tercih ettim. Her zaman yolda olmayı sevdiğimden fotoğraf çekerek yolda olabilme amacına daha kolay ulaşacağımı fark ettim diyebilirim.

Kaçkar Dağı’nın zirvesine giden yolculukta fotoğrafa başladığınızdan bahsettiniz. Sizi bu kadar etkileyen ne idi?

2007 yılının Ağustos ayında Kaçkar Dağı’nın zirvesine yapmış olduğum yolculuk beni çok etkilemiştir. Yürüyüşün hemen başlangıcındaki patikayı tırmanırken ay yolumuzu aydınlatıyor diğer taraftan güneş doğuyor ve bizlere güzel manzaralar sunuyordu. 2 saatlik yürüyüşün ardından Dünya’nın 3000 m üzerindeki en büyük buzul göllerinden biri olan Deniz Gölü’ne ulaşmıştık. 3937 m’ lik Kaçkar zirvesi bizi beklediğini gösteriyordu ama ulaşmak hiçte kolay olmayacaktı. Büyük bir hevesle 4 saatlik zirve yürüyüşüne başladık ve saat 10.30 gibi zirveye ulaştık. 3937 m’ lik zirvesiyle Kaçkarların bizlere özgürlük ve başarmanın verdiği mutluluk adına zorlu bir tırmanışı bitirmiştik. Kaçkarlar da bulutların üzerindeydik. ‘Bulutlara baksana dediklerinde hep yukarı bakarız, bir gün aşağı bakacağım aklıma gelmemişti’.

Bundan sonraki hedefleriniz nelerdir?

Hedefim sırt çantamı alıp; dili, teni ve coğrafyası bizden farklı bambaşka ülkeleri görmek. Gizemli, egzotik, heyecan veren doğasıyla, Kazablanca, Rabat, Meknes, Fez, Marrakeş gibi renkli şehirleriyle Fas ilk yurtdışı maceramdı. Keşif yolculuklarımı rehberlik yaptığım turların tersine tek başıma yapmaktayım. 2007 yazında olduğu gibi 2008 yazında da Doğu Karadeniz’e bir seyahat yaptım. Bu kez Gürcistan’dan başlamıştım. Unesco tarafından koruma altında olan Macahel, Kaçkar zirve tırmanışı ve halen aklımın kaldığı Pokut Yaylası’na seyahat yapmıştım. 2009 yılbaşına Mısır’da girdim. Ama asıl hayallerimin yolcuğu 1 ay sürecek olan Everest Base Camp adı ile yapılan Himalayalar’da trekking turlarına katılmak. Ayrıca www.tatildefteri.com ismi ile “öncelikle bilgiyi amaçlayan” bir turizm portalı hazırlamaktayım.

Ruhu, bulutların üzerinde seyreden bir yolcu ile hayallerini konuştuk. Teşekkürler Erol Şahin. Sırt ça〠浣〠瑰㸢ﱂﱴﱧ潤慬琿洿欠棢攠政汫ⱥ欠棢㬲6tContentIDntan sırtından eksik olmasın.

Sırtçantam 29. sayı