Sade Yaşam -6

yasam

İnsan ve Öteki

Bu mavi gezegende sadece insan yok. Ve bu gezegen sadece insana ait değil. İnsanoğlu dünya üzerindeki döngüde bir yerde duruyor. Coğrafyalar, bitkiler, hayvanlar, mikro organizmalar, hava, su, toprak, ateş ve insan…

Ama gelinen noktada tüm kaynaklar, değerler insan adına tüketiliyor. İnsanoğlu tükettiği tüm bu değerlerin altında kalacak bir süre sonra. Kestiği ağacın oksijen üretmesine ihtiyacı olacak. Yok ettiği su kaynaklarını çok arayacak.

Suların önü kesiliyor, topraklar oyuluyor ve tüm canlılar için yaşamsal öneme sahip hava zehirleniyor. Bundan daha ötesi var mı? Havasız sadece bir dakika yaşanabilir, bilemedin iki.

Peki ya su?

İçilebilir su kaynakları da tükenmek üzere. İlginç olan sorunlar bu kadar net ortada iken hiç kime bu sorunu görmek istemiyor. Ve sukaynakları hızla ticarileşiyor. Suyun başını birileri tuttu. Biz ‘su insan hakkı’ diye düşünürken, sukaynakları ticarileşirken Hakkı’nın da sadece bir insan ismi olduğunu öğrendik.

Dayatılan bir yaşam biçimi oluştu. İnsanoğlu cam bir fanusun içerisine hapsedilmiş durumda. Stresi olan alışveriş yapıyor. Başı ağrıyan ilaç içiyor. İlaç mı? Zehir mi? ‘Modern Tıbbın Karanlık Tarihine Yolculuk’ kitabını okuduktan sonra kocakarı ilaçları olarak adlandırılan çare yöntemleri daha çok ilgimi çekti.

Canın sıkıldı mı başka bir şey yap… Daha az okuyor, daha az düşünüyoruz. Sen okuma, ben sana okurum, sen düşünme ben düşünürüm ve sonunda ben senin canına ebediyen okurum…

Ey insanoğlu! Çık doğaya teslim ol. Bu arada teslim olunacak coğrafya kaldıysa bana da haber ver.

Yeni yaşam biçiminin geldiği nokta şu; yaşam cehenneme döndü…

Yazı ve fotoğraflar: İsmail Şahinbaş