Perde

O nedenle yatak odalarının perdeleri özellikle koyu renk ve kalın kumaştan yapılır. Perde konusunda o denli abartırız ki, duvarları da kapatırız. Yerlere kadar indiririz. Çift kat yetmez, üç kat yaparız. Bir servet ödenir perdeye. Sonra onların yıkanması, uzun uzun ütülenmesi başka bir sorun olur. Hem yıkanma masrafı, sevgi paylaşımından çalınan zaman, kısaca mal çobanlığı başlar. Yeni evlenenlerin perde ve eşya borcu ödemekten kamburu çıkar. Sevgiye zaman kalmaz, hesap yapmaktan, sonunda sıcak tutulmayan sevgi de çabucak tükenir, perdeler eskimeden boşanmaya yollanılır.

Gelişmiş ülkelerde perde oldukça kısa ve basit. Yalnızca camı kapatacak denli küçücük. Çoğu kez akşamları bile kapatmayı unutuyorlar. Çünkü gecelerimiz, gündüzlerimizden farklı mıdır? Aile birlikte otururken, hep başkalarından gizlenecek şey mi yapar? Yemek yemenin, sohbet etmenin, televizyon izlemenin ne gizlisi olabilir? Karısını, çocuğunu tepeleyecekse eğer, elbette perdeler devreye girmelidir. Sıkı sıkı kapatılmalı. Perde takıntısı yaratmalı, perdenin kıyıcığı açıksa kadının ödünü patlatmalıdır. Kısaca saklayacak şeyi olan için perde çok önemli. Hatta balkonlarını perdelerle kapatanlar az değil. Balkon balkonluktan çıkmış, çadıroda olmuştur. O evde yaşayan zavallı kadına balkonda nefes almak bile çok görülmüştür.

Bir de camlar var ki, asıl sorun orada başlar. Kocaman gösterişli ve de elin uzanamayacağı denli uzak. Silmesi, temizlemesi oldukça sorunlu. Cam silerken düşüp ölen kadınlar çabucak unutulur. Zaten camı silen varlıklı birisi olabilir mi? O zaman sorun bile olamaz. Genellikle evlerin planlarını çizenler erkeklerdir. Mutfakların küçücük, camların kocaman olması bundandır. Kadınlar ne denli homurdansa da belirleyici olamazlar, camlar ulaşılmaz olmayı sürdürür.

Evime girince ilk işim perdeleri sonuna dek açmak olur, bütün evlerin perdelerini açarmış gibi. Denizden çıktıktan sonra, giyinme kabinlerine gitmem, oracıkta havluma sarınarak giyinirim. Oraları da birer perdedir benim için. Beni açık değil, gizli yerler korkutur. Bu davranışımın kimseye zararının dokunacağını da sanmıyorum. Hatta önceleri bana şaşkın şaşkın bakan, eliyle beni gösteren kadınlar, şimdi kendileri de benim gibi giyiniyor. Giyinme kabinlerinin sidik kokusundan daha sağlıklı.

Bir de gözlerdeki perde var ki, onu açabilmek daha da zor. Çünkü gözlerin perdeleri en kalın kumaştan. Ne makas keser, ne de terzi diker. Öyle bir kapanır ki, yüz yıl uyunsa uyanılmaz, gözlerdeki perdenin karanlığından.

Bütün camların açılabildiği, kolayca temizlenebildiği, perdelerin ortadan kalktığı, camların içine pratik ve basit perdelerin yerleştirildiği, gözlerin gün ışığı ile barıştığı günleri görebilme umuduyla. İmmanuel Kant’ın dediği gibi “İnsanlar ışığı görmez, ışıkla görür”.