Osman Şahin 40. Sanat Yılını Kutluyor

Osman Şahin, 40 yıldan beri dışarıda, içeride, hapiste, sürgünde yazmayı hiç bırakmamış, kalemi elinde altıncı parmağı olmuştur. Osman Şahin bugüne kadar 13 öykü kitabı, 6 roman, 5 çocuk – gençlik kitabı, 2 araştırma-röportaj, ünlü yazarımız Yaşar Kemal üzerine geniş boyutlu bir inceleme-deneme, 2 de yayınlanmış senaryo kitabının yanı sıra, adına hazırlanan 40. Sanat Yılı Armağan kitabıyla birlikte 30 kitaba imza atmıştır.

29 seçme öyküsü 12 yabancı dile çevrilen, birçok öyküsü de ulusal ve uluslararası antolojilerde yer alan Osman Şahin, 16 seçkin öykü ve sinema onur ödülüne değer görülmüştür.

Öykücü Osman Şahin, halkımızın ve kültürümüzün ayrılmaz parçası olan sinema sanatına da çok büyük katkılarda bulunmuştur. 70’li ve 80’li yıllarda öykülerinden ve senaryolarından uyarlanan ‘Kızgın Toprak, Fırat’ın Cinleri, Kibar Feyzo, Züğürt Ağa, Derman, Firar, Tomruk, Kurbağalar, Kan, İpekçe, Su, Gülüşan, Zincir, Avcı’ gibi sayıları 23’e varan filmlerinde ülkemizin en can alıcı gerçeklerini, insanlığın temel sorunlarından olan ölüm, korku ve sıkışmış insan temasını, kadın – erkek arasında kült olmuş aşkları, eşitsizliği, topraksızlığı, insanın hem kendisiyle, hem yaşadığı doğayla olan savaşımının yanı sıra ağalık, şeyhlik baskısını da enine boyuna işlemiştir.

Osman Şahin, İstanbul’u anlatan gerçeküstü öykülerden oluşan ve 2012 yılında yayınlanacak kitabı üzerine çalışmaktadır.

Türk Yazını’nın 23 seçkin kaleminden ‘34’ yazı, Oktay Sinanoğlu söyleşisi, özel arşiv – Yörük albümleri ve genişletilmiş ‘SON YÖRÜK: Toroslar / Kaleler / Yörükler / Aslanköy’ çalışmasının yer aldığı ‘Osman Şahin’e 40. Sanat Yılı Armağanı’ kitabı ‘Bilim + Gönül’ yayınevi tarafından yayınlandı.

Kitabın arka kapak yazısı:

Osman Şahin, Karacaoğlan diline doğdu. Yunus Emre, Pir Sultan Abdal ilahileri Köroğlu ve Dadaloğlu türküleriyle büyüdü. İlk çocukluk korkularını ve sevinçlerini, Toroslar’ın yüksek dağ köyü, Aslanköy’de tattı. İnsanların içinde tanrıların, tanrıların içinde insanların konuştuğu nice masallar dinledi. Öykülerinde kullandığı ilk dil yatağı Toroslar’dır. Bu dil, Yörük ve Türkmen dilidir. Bu dil, Toros insanının ana memesidir. Bu dil, düşüncenin toprağıdır. Yörük ile Türkmenlik ise büyük bir doğa ve insanlık birikimidir…

Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu “Son Yörük’den Binlerce Yeni Yörüklere” adlı önsözünde şöyle yazıyor:

“…Değerli sanat ve fikir adamı Sayın Osman Şahin Bey’in “Son Yörük” adlı kitabını okurken kendimi Mersin’in arkasındaki ulu Toroslar’ın doruklarında, soğuk ve keskin rüzgârların itişine direnerek tırmanmaya uğraşır, sertleşmiş karların ayağımın altında çıkardıkları çatırtı ve hışırtıları dinler, zaman zaman devâsâ ardıç ve sedir (katran) ağaçlarının gövdelerini elleyip bu çok eski nesillerden gelen akrabalarıma minnet  ve ifâde edilmesi zor bir derin sevgi, hattâ aşkla “Merhabalar ola size!” der buldum. Varol Osman Şahin kardeşim! Gene gurbet ellerde olduğum mahzun bir günde beni hem doruklara, hem de o dağlar kadar ulu, anlı şanlı geçmişimize, gelenekleri, görenekleriyle, doğanın her zerresiyle bütünleşerek yaşamış yörüklerimize götürdün; minnettârım.

Osman Şahin’in Son Yörük olarak nitelendirdiği Sultan Ana’dır. Ama aslında Türk Dili’ni ustaca kullanarak yarattığı öykülerde Osman Şahin, Yörük yaşantısını, Anadolu insanının  kültür ve deyişlerini edebiyatla ebedileştirmektedir. Dolayısıyla  kendisi de bir Son Yörük’dür, bir anıt insandır. Vatansever edebiyatçı Sayın Osman Şahin, içinde yaşayarak gözlemlediği Yörük mirasını, Avrasya/Anadolu kültürünü bizlere aktararak çok büyük hizmet etmektedir.  Osman Bey’in 23 öyküsü filme çekilmiş, yurtiçi ve yurtdışında birçok ödüle lâyık görülmüştür. Bunun nedeni;  eserlerinde yarattığı özgünlük ve gerçekliktir. Son yıllarda Türkiye’de çekilen diziler komşu ülkelerde çok rağbet görmeye, filimlerimiz uluslararası ödüller almaya başladı. Biz kendimiz oldukça Türkiye tekrar önder bir ülke olur.

Bir müjde vermek istiyorum : Türkiye’nin şu an içinde bulunduğu, dışardan dayatılan sayısız sun’i sorunlardan kurtulması an meselesidir. Biz Atatürk’ün yolundan gidip kendi dilimize, kültür ve tarihimize sahip  olup kendimizi tanıdıkça yeni-sömürgecilerin tuzaklarına düşürülmemiz de zorlaşacaktır. Sayın Osman Şahin Bey’in kitabını okuyanlar ve okuyacakların bu tuzaklara düşmesi daha da zorlaşacaktır.

Yörük’ten Yörük’e selâm ve sevgilerimle… Oktay Sinanoğlu…”

 

Osman Şahin’in aldığı ÖDÜLLER:

 

1971 TRT Büyük Öykü Ödülü (Kırmızı YEL öyküsüyle)

1980 Nevzat Üstün Öykü Ödülü (Ağız İçinde Dil Gibi kitabıyla)

1992 Stockholm International Humanizm Ödülü ( İsveçceye çevrilen “Den Röda Vinden” kitabıyla)

1992 Ömer Seyfettin Öykü Ödülü (Selam Ateşleri öyküsüyle)

1994 Sait Faik Öykü Ödülü (Selam Ateşleri kitabıyla)

1997 Ankara Film Festivali – Aziz Nesin Emek Ödülü

1998 Yunus Nadi Öykü Ödülü (Mahşer kitabıyla)

1999 Truva Folklor Derneği “Yılın Edebiyat Ödülü ”

1999 Antalya Film Festivali-Yaşam Boyu Onur Ödülü

2003 Yunus Nadi Öykü Ödülü (Ölüm Oyunları kitabıyla)

2007 MTO, MESIAD & İçel Sanat Kulübü “Kraliçe ABA” Ödülü

2007 Edebiyatçılar Derneği Onur Ödülü

2008 Söke Kültür Sanat Onur Ödülü

2009 8. İzmir Öykü Günleri Onur  Konuğu

2009 Mersin Kenti Edebiyat Ödülü

 

Osman Şahin’in yer aldığı Seçici Kurullar:

 

(1978) 1. Ankara Film Festivali,

(1996) Antalya Kısa Film Festivali,

(1997) 9. Ankara Film Festivali,

1992-2010 yılları ‘Cevdet Kudret Öykü Ödülü’,

2002-2011 yılları ‘Orhan Kemal Roman Armağanı’,

2009-2011yılları ‘Cumhuriyet Gazetesi Yunus Nadi Öykü Ödülü,

2003-2008 yılları ‘Ümit Kaftancıoğlu Öykü Ödülü’

2011 yılı ‘Çankaya Belediyesi  ve Niğde Platformu Ebubekir Hazım Tepeyran Roman Ödülü’

2011 Adana ‘Orhan Kemal Öykü Ödülü’

Daha fazla bilgi için:

www.osmansahin.com

info@osmansahin.com

http://bilimgonul.com/