Nükleerde Tek Risk Çevre mi?

Nükleer santrallerin risklerinden bahsettiğimizde akla ilk olarak güvenlik geliyor. Mart 2011’de Fukuşima’da yaşanan ve etkileri hala devam eden nükleer kaza da bunda büyük rol oynuyor. Ancak mesele nükleer santraller olunca riskler güvenlik ile bitmiyor.

Bugün, Finlandiya’da dört nükleer reaktör çalışıyor. Bu reaktörler Finlandiya’nın toplam elektrik üretiminin yaklaşık % 29’unu karşılıyor. Eurajoki Adası’nda Avrupa’nın nükleer sanayinin Rönesans’ı olarak kabul edilen bir nükleer santral inşa ediliyor. Bu reaktör Avrupa’ya ve diğer dünya ülkelerine örnek teşkil etmesi istenen ve Fransız nükleer sanayinin üstünlüğünü ispatlamak için tasarlanan bir projeydi. 2005 yılında inşaatına başlanan projenin 4 yıl içerisinde 2,5 milyon Euro bütçe ile bitirilmesi planlanıyordu.

Fakat proje gecikti. Bunun ilk sebebi de Finlandiya soğukları oldu. Soğuk nedeniyle suyun hemen donmasını önlemek için, betona daha fazla su verildi. Kalite kontrol testlerinde fark edilen bu hata projenin hayata geçirilmesinin 1 yıl ertelenmesine sebep oldu. Daha sonra reaktörü çevreleyen çelik kafesin panellerinin 5’er milimetre aralıkla takılmaları gerekirken 7’şer mm aralıklarla takıldığı belirlendi. Proje yeni bir gecikmeye ve maddi zarara sebep oldu.

İnşaatın başlamasından 6 yıl sonra, Siemens ekonomik dümenini yenilenebilir enerjiye çevirerek nükleer teknoloji yatırımlarını durdurdu. 5 yıllık gecikme nedeniyle 2,5 milyar Euro’luk yatırım maliyeti 5,9 milyar Euro’ya yükseldi.

Türkiye mevcut deneyimleri daha iyi okumalı

Finlandiya’daki bu nükleer santral ile Akkuyu’da kurulması planlanan nükleer santralin pek çok ortak noktası bulunuyor. Yukarıdaki örnekte de görüldüğü gibi, gerçekçi olmayan bütçeler ve zaman çizelgeleri, kusurların göz ardı edilmesine ve gerekli düzenlemelerin yapılmamasına sebebiyet verebiliyor. Bu noktadan sonra Akkuyu’da kurulması planlanan santral için şunlar söylenebilir;

Bu kadar kısıtlı zaman dilimi içerisinde inşaatın tamamlanma isteği, kalitesiz malzeme kullanımına, gerekli güvenlik önlemlerinin alınmamasına ve çalışanlara gerekli güvenlik eğitimlerinin verilmemesine neden olabilir.

Akkuyu’da kurulması planlanan nükleer santral için belirlenen mali yükümlülüğün son derece kısıtlı tutulduğu göz önüne alınırsa, aslında ekonomik riskin tıpkı Japonya’da olduğu gibi devlete ve vatandaşlara yükleneceği açıkça tahmin edilebilir. Bu nedenle, nükleer reaktörlerin, özellikle yeni dizayn edilmiş olan nükleer reaktörlerin içerdiği çevresel risklerin yanı sıra ekonomik riskleri de göz ardı edilmemeli.