Mersin’de Nükleer Tehdidi Geçti; Şimdilik

Fukushima Anniversary Protest in Istanbul

Mersin Akkuyu’da kurulması planlanan nükleer santralin Çevresel Etki Değerlendirmesi Raponu’na Çevre ve Şehircilik Bakanlığı onay vermedi. Bu karar, geçtiğimiz yıl bilim insanlarının yaptığı itirazların ve Greenpeace’in açtığı davanın haklılığını ortaya koydu.

Dün basında çıkan haberlere göre Bakanlık, santrali kurması planlanan Rosatom Şirketi’nin hazırladığı Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporunda ‘şekil ve içerik’ yönünden eksiklikler tespit etti.

Cevap verilmesi gereken sorular var

Greenpeace, Mart 2012’de, hazırlanan ÇED raporunun Bakanlığın kendi yönetmeliğine uygun olmadığı, hukuka aykırı olduğunu söyleyerek konuyla ilgili dava açmıştı. Aynı dönemde Prosedür gereği Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, ÇED raporuna dair ilgili kurum ve uzmanların görüşlerine başvurmuş, uzmanlar farklı nedenlerle projeye karşı çıkmıştı. Raporda yer almayan ve yanıt bekleyen sorular kısaca şöyleydi:

– Radyasyondan korunma ve nükleer güvenlik nasıl sağlanacak?

– Nükleer santral için bir acil durum planı var mı?

– Radyolojik izleme planı var mı? Ölçüm nasıl yapılacak?

– Tesisin radyoaktif yakıt yönetimi nasıl olacak? Atıklar nasıl ve nereye taşınacak, nasıl depolanacak ve nasıl bertaraf edilecek?

– Bölge halkı radyasyona ne şekilde maruz kalacak?

– Bu tesiste kaza olmaması için ne gibi önlemler alındı?

– Akkuyu’daki ‘en büyük’ kazada ortaya çıkan senaryo nedir?

– Bir nükleer santralin ömrü 40 yıldır. Kurulması kadar kapatılması da ciddi bir iştir. Peki, Akkuyu NGS işletmeden nasıl çıkarılacak?

– Projenin alternatifleri ne?

Proje tamamen iptal edilmeli

Halkın karar verme mekanizmalarına katılımının ve bu süreçlerin daha şeffaf, demokratik ve kapsayıcı olması gerekliliğinin öneminin anlaşıldığı bu günlerde Bakanlığın, sunulan dosyadaki eksik ve hataları görmesi çok olumlu bir gelişme. Nükleer santraller aslında dünyanın neresinde olursa olsun doğaları gereği kırılgan ve büyük tehdit unsurları barındıran projeler.

Akkuyu Projesi ise nükleerin genel risklerinin yanında, doğa tahribatına yol açacak pek çok unsur barındırıyor. Örneğin, santral soğutma suyu için denizden alınacak soğutma suyu, bölgede yaşayan Caretta Caretta gibi pek çok canlının neslini tehlikeye atacak, deniz suyu sıcaklığı ve dolayısıyla bölgedeki deniz ekosistemi değişecek. Ayrıca geçtiğimiz yıl Greenpeace olarak, hazırlanan ÇED raporunun Bakanlığın kendi hazırladığı yönetmeliğe uygun olmadığına ilişkin bir dava açmıştık.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, bu usulsüzlüğü görmüş olması sevindirici. Şimdi dosya şirkete geri gönderildi ve geliştirilmesi isteniyor. Oysa bu rapor ne kadar geliştirilirse geliştirilsin, bölgenin deprem bölgesi olması, deniz suyu sıcaklığının değişecek olması gibi gerçekler değişmeyecek. Bu nedenle bu proje ertelenmemeli, tamamen iptal edilmeli.

Greenpeace