Merkez Oteli / Tevfik Köşeli

60’lı yılların ilk yarısında Doğanspor’lu gençler olarak takıldığımız yerler Şehir’de Köşeli’nin Kahvesi, Bağlar’da Aslanlar lokali idi. Daha sonra da Köyiçi’nde, Değirmenbaşı’nda da vakit geçirdiğimiz olurdu. Kemerkahve ise Gençlik Kulübü’ne yakın olduğu için nadiren uğradığımız bir yerdi.

Köşeli’nin Kahvesi, Yukarı Çarşı’da Kazdağlıoğlu Camisi’nin karşısında iki cepheli iki katlı ahşap bir binanın; Mescit Sokağa bakan L planlı bir güzel mekandı. Üst katında Tevfik Köşeli otelcilik yapardı. ‘Merkez Oteli Tevfik Köşeli’ yazılı kutu biçimindeki ışıklı tabelası kafayı denklediğimizde esin kaynağımız olur; şair kesilirdik.

‘Ben bu aşka düşeli
Merkez Oteli
Tevfik Köşeli’

Tevfik Köşeli, 1331’li yani 1915 doğumlu olduğundan aynı doğumlu babamı tanıdığını sıkça yineler bana erkek çocuğu olmadığı için içten davranırdı. Özellikle Cuma günü oteli doldurmuşsa keyiften dört köşe olurdu. Genellikle kulüp rakısı içer, cacık ve dolmadan oluşan mezesini eşi Ayşe Hanım hazırlardı. İçtikçe kızarır ağzında Yenice sigarası eksik olmazdı. İki kişiyle sürekli papaz olurdu. Biri kahveci Deli Çavuş, diğeri Tekel bayisine vaziyet eden Sedat Abi idi. Sedat Abi, (Keş Sedat) ‘Şişede durduğu gibi durmaz; kırmızı meşin para peşin’ diye Köşeli’ye veresiye rakı satmazdı. Köşeli’nin kiracısı olmasına karşın Köşeli’nin zıddına basar onu çıfıt eder adeta kudurturdu. Bu süreç genellikle Köşeli’nin otelini dolduramadığı gecelerde yaşanırdı.

Para kazanmışsa Sedat Abi’ye hava atardı.
‘Sedat, Sedat
Sesime dikgat et hayvanat
Zembile bir ufak bırak
Cepken meşin para peşin tırak tırak’ diye pencereden yarı beline kadar sarkarak yukarıdaki sözcükleri sürekli bağırırdı.

35’lik üstüne 70’liği devirdiğinde dili şişer, morarır ne dediği anlaşılmazdı. Deli Çavuş’un balından sekiz (makas) aldığı vakit zom olduğu anlaşılırdı.

Köşeli’den sonra saat 22’ye doğru bu kez Deli Çavuş sahne alırdı. 20’ye yakın plağını gece ve gündüze göre çalardı. Özellikle Savaş Ay’ın annesi Şükran Ay’ın ‘Ağlayan Gız’, Sevim Tanürek’in ‘Zennube’ şarkısı pikaba konduğunda ‘uçuşa geçiş’ yani Karabük’e bar / pavyon seferi kaçınılmazdı. Gündüzleri ise Nuri Sesigüzel’den ‘Aynaya Baktım saç beyaz olmuş’, Ahmet Sezgin’den ‘Şemsiyenin ucu gara – böyle güzel gördün mü sen gözlerim’ , Saniye Can’dan ‘Kiremitle buz musun’, ismini anımsayamadığım diğer şarkıcıdan da ‘Şişe bacaklı gelin’ parçasını her gün sabahtan akşama kadar sürekli çaldığı için herkes ezbere bilir ve söylerdi.

Bu güzel insanlar, güzel atlara binip gittiler. Sen mekânınla ve hoş yaşamınla bir devrin babasıydın. Mekânın cennet olsun Tevfik Köşeli, kahveci Deli Çavuş…

Fotoğraf: İsmail Şahinbaş