Küreselleşme; Küresel Isınma, Küresel Kriz

Önce sondan başlayalım. Bu gün yaşadığımız küresel kriz hiç de sürpriz değil benim için. Tüm bu plansız üretimin, plansız gidişin sonunun geleceğini düşünüyordum ancak bu kadar erken değil.

Kriz nereden patladı; Amerika’dan. Yani Amerika hapşırdı dünya nezle oldu. Bu kriz insanoğlunun plansızca, ahlaksızca, gözü doymaz tavrından kaynaklandı. Ekonomi uzmanları dünyanın durgunluğa girdiğinden bahsediyorlar. Yüz binlerce araba, cep telefonu, buzdolabı, televizyon, mobilya, çeşitli elektronik eşya üretildi. Artık dünya hepsine doydu.

Gelelim konumuza. Yani beni ve tabi ki tüm dünyayı ilgilendiren çevresel sorunlara. Tüm dünyayı pazar olarak gören bu kişiler çevreye ve tabi ki insana hiç değer vermeden çalıştılar. Aslında çalışma değil sömürme. Üçüncü dünya ülkelerinin doğal kaynaklarını, insan emeğini sömürerek bir takım mallar ürettiler.

Bu üretim biçiminin ayakta kalması için bir tek şeye ihtiyaç vardı. O da mal ürettikleri insanların aynı zaman da tüketici olması gerekiyordu. İşte buna gelişme dediler. Tarım yapmayı bırakın, şehirlere yerleşin, benim tezgâhta ölmeyecek kadar ücrete yine benim daha doğrusu kendinizin yaptıklarını alın. Yani ben hep kazanayım mantığı güdüldü.

Düşünebiliyor musunuz gelişmiş ülkelerin nüfusları geri giderken, gelişmekte olan ve geri kalmış olan ülkelerin nüfusları hep ileri gitti. Çoğalın, çoğalın ki sizi daha ucuza çalıştırayım. Çoğalın işsizlik olsun ücretler daha da düşsün. Çoğalın çoğalıp ta ürettiklerinizi tüketin. Bu niteliksiz çoğunluktan kimini işçi, kimini hizmetçi, kimini hayat kadını, kimini koruma, kimini de bu kimilerin sorumluları yaptılar. O kadar çoktular ki. Bu çokluğun tamamına rol biçildi.

Ama düşünemedikleri ya da düşünüp de önemsemedikleri bir şey oldu; küresel ısınma. Evet, tüm bu vahşice tüketim pek çok doğal değeri yok etti. Daha çok enerji için kurulan barajlar daha çok buharlaşma yarattı. Fabrika dumanları, kimyasal ve tıbbi atıklar, kansorejen malzemeler, Karadeniz’e varil, İskenderun Körfezi’ne asbestli gemi, Ege Denizi’ne mülteci boşalttılar. Kimine silah, kimine kutsal kitap dağıtıp, kimilerine de ağabey rolü verdiler.

Şimdi nemi olacak? Çok basit aslında. Her zaman olduğu gibi yine bozulan vahşi kapitalizm sistemini yine bize düzelttirecekler. Biz tüm bu ihtiyaç malzemelerini kimden aldık. Ev, araba diğer lüks tüketim malzemeleri için kime borçlandık. Tüm bu çevreyi kimlerin çok daha çok, çok daha kar etmesi için kimler için kirlettik. Aşık Veysel’in sadık yarını kimler için terk ettik. Kentleri, pardon büyük köyleri kimler için doldurduk.

Ben bu küresel işlerden hiç hoşlanmadım…