“Küresel İklim Değişikliğinin Nedeni Biziz. Harekete Geçmemiz Gerekiyor!”

iklimagi sirtcantam

800’den fazla bilim insanının katkıda bulunduğu, Türkiye de dâhil olmak üzere IPCC’ye üye bütün ülkelerin üzerinde anlaştığı rapor net bir gerçekliğin altını çiziyor: Küresel iklimdeki ısınma olağandışı! Atmosfer ve okyanuslar ısındı, kar ve buz miktarları azaldı, ortalama deniz düzeyi yükseldi ve sera gazlarının atmosferdeki birikimleri arttı. Hem gezegenimiz hem de bizler büyük risk altındayız!

Küresel iklim değişikliğinin bilimsel temellerinin ve iklim değişikliğine neden olan etkenlerin değerlendirildiği rapor, gözlenen iklim değişikliğinin insan nedenli olduğunu önceki raporlardan daha net bir kesinlikle ortaya koyuyor. Rapora göre, ‘1951 – 2010 döneminde küresel sıcaklıklardaki artış, kesin olarak (% 95 – % 100 ihtimalle) insan etkinliklerinden kaynaklandı.’

1901 – 2011 yılları arasında küresel sıcaklıklarda yaklaşık 0,9°C artış görüldüğünü ortaya koyan raporda, ortalama yüzey sıcaklıklarının sanayi devrimi öncesine göre 2°C yüksek olduğu son buzul arası dönemde, deniz seviyelerinin bugünkünden en az 5 ve en fazla 10 metre daha yüksek olduğu belirtiliyor. İklim değişikliği ile mücadele için kapsamlı önlemlerin alınmaması durumunda kasırgaların, kuraklıkların artacağı, deniz seviyelerinin yükseleceğinin belirtildiği rapordaki öngörüler gerçekleşirse, üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemiz de büyük risk altında kalacağının altı çiziliyor.

Hükümetler ve karar vericilerin bu tehdidi göz ardı etmeleri için geçerli hiçbir mazeretleri yok. Eğer derhal harekete geçersek gidişatı yavaşlatmamız, iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerinden kendimizi korumamız mümkün.

Küresel iklim değişikliğine neden olan sera gazı seviyelerindeki artışın ana sorumlusu enerji sektörü. Ana çözümler de yine enerji sektöründe yatıyor. Bilim insanlarının yaptığı uyarılar dikkate alınmalı. Fosil yakıtlara dayalı enerji projeleri ve yatırımları yerine enerjinin verimli kullanımını sağlamak ve yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı, sürdürülebilir enerji altyapısını oluşturmak için harekete geçilmesi gerekiyor.

Türkiye, IPCC sürecinde yer alarak, küresel iklim değişikliği ve getirdiği riskler ile iklim değişikliğiyle mücadelenin önemi ve ivediliğini kabul etmiş oluyor. Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadele konusunda benimsediği ‘bekle ve gör’ politikasını terk edip, iklim biliminin gösterdiği doğrultuda harekete geçmesi için IPCC raporu bir uyarı niteliği taşıyor. İklim Ağı katılımcıları olarak bizler, bugün gelinen noktada Türkiye’nin mutlak sera gazı azaltım hedefi belirlemesinin yaşamsal bir zorunluluk olduğunun bir kez daha altını çiziyoruz. Küresel çözümün parçası olmak için ülkemizin kömüre dayalı enerji vizyonunu bir kenara bırakması, enerji verimliliği, yenilebilir enerji ve iklim değişikliğine uyum politikalarını etkin bir biçimde hayata geçirmesi gerekiyor.