Köpekler Sayı Sayabilirler mi?

suru

Hazır cevap dostlarım ‘nereden bilelim, hiç köpek olmadık ki’ dediklerini duyar gibiyim. Açıkçası ben de bilmiyorum ama hayvanları anlamak için hayvan olmaya gerek yok.

Bu yılın ilkbaharın ilk günlerinde İznik Gölü’nden Sansarak Köyü’ne, oradan da Samanlı Dağları’na doğru aracımla giderken önüme bir sürü denk geldi. Sürünün içerisindeki köpekler, içerisinde bulunduğum araca doğru hareket ettiler.

Kalabalık sürü içerisinde dönemeçli yolda ilerlemek oldukça güç oldu. Ben ağır ağır ilerlerken köpeklerde aracımı takip ediyorlardı. Bu şekilde birkaç dakika geçtikten sonra sürünün sonu geldi. Artık köpekler peşimi bırakır diye düşünürken birkaç dönemeç döndüm ama köpekler hala içerisinde bulunduğum aracın peşindeydiler. Tahminen bir kilometreye yakın beni takip ettiler.

Bu duruma anlam veremedim uzun bir süre. Sürü geride kalmasına rağmen köpekler hala beni neden takip ediyordu? Durdum, araçtan indim ve köpeklere sesledim; ‘Yeter artık, dönün geri.’ Köpekler benim kararlı duruşumdan etkilenmiş olacaklar ki, bir süre öylece kaldılar. Ama araca biner binmez yine havlayarak aracımı takip ettiler.

Yüz metre daha gidip dönemeci döner dönmez ağır ağır bize doğru gelen iki koyun çıktı karşıma. Bu koyunlar benim aracı geçer geçmez köpeklerde beni takip etmeyi bıraktılar. Durdum, araban tekrar indim ve sürünün başının nerede olduğuna baktım. Sürü epeyce ileride idi. Bu mesafeden köpeklerin koku alması mümkün mü bilemedim. Ama bildiğim bir şey vardı ki; bu sürünün kaç koyundan oluştuğunu köpekler bir şekilde biliyorlardı. Bu durumun başka bir izahını bulamadım.

Daha sonra Kırıntı Köyü üzerinden Menekşe Yaylası’na ulaştım. Hava epeyce soğuk, yol hatırı sayılır çamur içerisinde, vahşi bir coğrafyada tek başıma idim. Hiçbir şekilde iletişim yoktu dünya ile aramda. Aracın radyosu bile çekmiyordu. Samanlı Dağları benim yakından tanıdığım bir yöre olduğu için, içerisinde bulunduğum sessizlik ve ıssızlığın keyfini çıkarttım.

Bıçkıdere Vadisi’nde karanlıklar içerisinde küçük tüpümde çay demledim. İki dolu bardak koydum kaputun üzerine, ben bana ait olanını içtim. Aytepe üzerinden Yuvacık’a doğru ilerlerken İzmit Körfezi muhteşem görünüyordu.

Yazı ve fotoğraf: İsmail Şahinbaş