Kentlerimizde Yeni Bir Misafir: Yeşil Papağan

Bir süreden beridir İstanbul’da yerli kuş türlerinin dışında, yeni ve egzotik bir kuş türü boy gösteriyor. Bu misafirler, yeni göçmenler; renkleriyle ve neşeleriyle, şehirlerimizin doğasına yeni bir çeşit ve renk getiriyorlar! 

Parklarda büyük çınarların altında oturan şehirliler, ağaçların en üst dallarındaki oyuklarda yuvanmış bu gürültücü ama güzel kuşları hayretle izliyorlar. Akşamları evlerinin balkon ve teraslarında oturan bazı dikkatli insanlar da, güneş batımı sıralarında pek de güzel olmayan çığlıklar atarak yuvalarına dönen beş ila on kuştan oluşan papağan sürülerini seyredebiliyorlar.

İlk defa 15 sene kadar önce görülen bu neozone (yeni yabancı türler) tür, varlığını sürdürmesi için gerekli olan minimum sayıyı koruyarak ve yıldan yıla artırarak, şehirlerimizde çoğaldı. Bu bir mucizeydi çünkü biologlar, yayılmacı zararlı türlerin dışındaki yabancı türlerin, yeni ortamlarda tutunmalarının zor olduğunu söylüyorlar. Etobur avcı türlerin saldırısından kurtulup türünü devam ettirmeleri için, belli bir kritik sayı olması gerekiyormuş. Bu güzel görünüşlü kuşların ise bu engeli aşmış olmaları sevindirici.

Ayrıca genelde, yabancı türler, baskın ve dayanıklı oldukları zaman, aynı bölgedeki yerli yaşam türlerinin zararına çoğalabiliyorlar. Geçmişte göl ve ırmaklara bilinçsizce atılan bazı balık türlerinin o su havzasındaki bütün yerli balık türleri populasyonunu yok etmiş olduğu sadece bilimadamları tarafından değil, bütün doğaseverler ve balıkçılar tarafından bilinmektedir.

Hâlbuki bu güzel yeşil papağanlar, diğer hiçbir yerli tür için bir tehdit hatta rekabet ortamı oluşturmuyor. Yeşil papağanlar etobur bir yırtıcı olmadıkları gibi, meyvalar ve özellikle çekirdeklerini kırmaya uygun gagaları vasıtasıyla güvercin gibi sadece toplayıcı kuşların yiyemeyeceği fındık, ceviz gibi iç besinleri tükettiklerinden, diğer şehir kuşlarına da besin açısından pek rakip değiller.

Alt türlerinin isimleri olan Pakistan papağanı veya İskender papağanı diye bilinen yeşil papağanların bilimsel adı: Psittacula Krameri.

Bu göç etmeyen türün, başarılı bir şekilde ‘karışık habitatlar’ içinde yaşamaya adapte olmuş; şehirleştirme ve ağaç kesiminin korkunç saldırısına dayanan az papağan türünden biri olduğu ifade edilmekte.

Dış görünüşleri: Pakistan papağanının tüyleri karakteristik olarak fosforumsu yeşildir. Gagası kırmızıdır, erişkin erkeklerinde önde siyah bir boyun halkası ve pembe ense bandına sahiptir. Gözleri soluk sarı, pençeleri gridir. Kuşun kuyruk dahil boyu yaklaşık 40 cm, kanat açıklığı ise 30 cm’dir. Genelde grup halinde veya çift olarak hızlı uçar, güçlüce kanat çırparlar, uçuşta çığlıksı sesleri duyulur.

Doğal yaşam alanları Pakistan, Hindistan, Nepal ve diğer Güney Asya ülkeleri, alt türleri olarak Sudan, Etiyopya, Somali ve aynı çizgideki Gine, Senegal gibi Afrika ülkelerinde bulunuyor.  Ama soğuk iklimlere olan dayanıklılıkları onların soğuk Batı Avrupa şehirleri ve Tokyo (Japonya) gibi çok uzak coğrafyalara kadar yaşamaya başladıkları tespit edilmiş. Türkiye’de ilk defa İskenderun’da görüldükleri rapor edilmiş. Sonra İzmir, İstanbul ve hatta soğuk Ankara’nın Atatürk Orman Çiftliği korularında bile görülmüşler.

Ben bu kuşları ilk defa 15 sene öncesinde Yeşilköy’de oturan bir arkadaşımın gürültücü papağanlardan şikayet etmesi üzerine işitmiştim. O sıralar, ara sıra kafesten kaçmış papağanların uçtuğu görülürdü, ama böylesine sürüler oluşturduklarını ilk defa duyuyordum.

Arkadaşıma; ’Papağan olduklarına emin misin? Saksağan olmasınlar!’’diye üstelemiştim. Doğrusu ya çoğu şehirli insanın bütün kuşları güvercin diye adlandırdığını gördüğümden, yanılabilir sanmıştım. Sonrasında bu papağanların Atatürk Hava Limanı’ndan yayıldığı şeklinde bir şehir efsanesi dolaşmaya başladı.

Bu söylentiye göre, Atatürk Havalimanı Gümrüğü’nde uçakla gelen ve ithal belgeleri uygun olmayan bir sürü yeşil papağana el konulmuş. Zavallı kuşlar kafeste patır patır ölmeye başlamışlar. Vicdan sahibi bir el papağanların ölüp gitmesine kıyamamış, bu hayvanların hastalık taşıyor olabilmesi olasılığını hiç düşünmeden gece gizlice kapakları açıvermiş! İşte papağanlar İstanbul’a böylece yayılmışlar.

Diğer bir söylenti ise 1. Körfez Savaşı sırasında Güney Irak bataklıkları bombalanırken, ürken yeşil papağanlar kaçarak çevre ülkelere dağılmışlar. Bu olasılık yeşil papağanların Türkiye’de ilk defa İskenderun’da görülmüş olması ile en doğru olanı gibi gözükse de, yeşil papağanların Londra’da, Berlin’de, Kopenhag ‘da da görülmüş olmalarını açıklamaz!

Umarız yeşil papağanların bu sıradışı dağılımı bilim insanlarının dikkatini çeker de, biz de bu beklenmedik tropikal misafirlerin nerelerden ve nasıl geldiklerini öğreniriz!

Sonuç olarak, şehirlerimizde bizimle aynı açık alanları paylaşan güvercin, serçe, karga vs. gibi yerli kuş türleri içine katılan bu güzel renkli, neşeli yeşil papağanlara sahip çıkmalı ve korumalıyız!

Kaynaklar, çok hareketli olan bu türün kafeslerde uzun süre yaşayamayacağını, kafesin ve tutsak hayatın stresini kaldıramayacağını söylüyorlar. Bu yazıyı hazırlarken göz attığım internet sayfalarında çok sayıda Pakistan papağanı satış ilanı vardı.

Demek ki bu hayvanlar satış amacı ile avlanıyorlar! Halbuki bütün papağanseverler bilir ki, kafeslerde ve kapalı ortamlarda evcil hayvan olarak beslenen papağanların, yine kafeste üretilmiş olması gereklidir. Kafesde doğmamış büyük ama daha sakin diğer tropikal papağanların bile kafeste evcil hayvan olarak beslenmesinin pek mümkün olmadığı söyleniyor! Yine bazı forumlarda, yeşil papağanların hırçın, sert ve vahşi bir tür olduğu belirtilmiş, yani evcil hayvan olarak beslenmeye uygun olmadıkları anlatılmış!

Yeni oluşmakta olan papağan populasyonunun zarar görmemesi açısından da, yeşil papağanların avlanması ve satışına yasak getirilmesi gereklidir.

Değerli hayvanseverler bu durumu gözönünde bulundurup, beslemek üzere yeşil papağan satın almamalıdır. Ancak bu şekilde, gelecekte de çocuklar bu hayvanları parklarda seyredip izleyebilmek imkanı bulacaklardır!