Kayıp Hayallerin İzinde Anadolu Yörükleri: Çomakdağ

Tozlu raflarda çoktandır unutulup gitmiş külliyatlar, bir yerlerde kaderine terk edilmiş kitabeler, zamanın cellâtlığına yenik düşüp suskunlaşan seyyahlar ve sır bilgeliklerinden artık pek de dem vurulmayan erenler buyururlar ki; bundan 500 küsür sene kadar evvelinde, Anadolu’nun Ege kıyılarında, yeşilliklere bezenmiş ve eski söylencelerde adına Latmos buyrulan heybetli bir dağın eteklerindeki tepelere yaslanmış bir yerlerde, Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye’nin cihana nam salmaya başladığı, gerçeklerin düşlere karıştığı, Âdemoğlu’nun zevk-ü sefa içinde düşlerin büyüsüne kapıldığı, kimilerinin ise gerçeğin demine hu çekip dağları mesken yaptığı devirlerden birinde, az sayılabilecek nüfustan oluşan Yörük – Türkmen bir ahali binlerce yıllık birikimin nihayetinde varılan zengin bir coğrafyaya gelmiş olduklarının farkına bile varamadan, evvelden beri taşıdıkları kültürleriyle, bilgelikleriyle ve belki de kendilerinin bile henüz bilmedikleri içsel sırlarıyla göçebelikten ziyade-yerleşik bir hayat kurdular.