Karadeniz’in Bursa’sı Konuralp

Düzce Ovası’nın kuzeyinde, Akçakoca Dağları’nın başladığı yerde, kocaman bir antik kent bulacağımızı nerden bilelim. Antik tiyatrosu, surları, yolları, kale kapıları ve su kemerleriyle koca bir antik kent duruyor burada.

Burası Karadeniz’e sadece 30 kilometre uzaklıktaki Konuralp. İster Akçakoca’da tatildeyken ister İstanbul ile Ankara arasında seyahat ederken Konuralp’e bir yol bulmak olası. Dikkatli bakınca Antik Çağ’dan beri yaşamaya devam eden küçük bir kentin evlerinin arasında eski kalıntılar fark ediliyor. Belediye binasının önü orada burada bulunmuş eski eserlerle dolu. Küçük birde müze var Konuralp’te. 1987’den beri birkaç kez açılıp, sonra personel ve ödenek sıkıntısı yüzünden tekrar kapatılmış ve nihayet Nisan 2004’te Kültür Bakanı tarafından tekrar açılmış.

Kent tarih boyunca hep orayı ele geçiren kralların ve beyleri adlarıyla anılmış. Eskiden burası Üskübü iken (herhalde Rumca gözetleme yeri anlamına gelen ‘skopi’ sözcüğünün Türkçeye uydurulmuş biçimi, daha sonra Osman Gazi’nin 1323’te Karadeniz’in bu kesimini ele geçirmesi için görevlendirdiği Konuralp’in adı ile anılır olmuş. Yerleşimin bilinen ilk adı ise Kieros. Antik Çağ yazarı Memnon’a göre burası küçük ve özensiz bir kasaba iken Bithynia Kralı Prousias (İÖ 229 – 182) tarafından geliştirilmiş. Kral Prousias’ın bugün ki Bursa’nın adında halen yaşıyor.

Çünkü Bursa’yı da Kral Prousias geliştirmiştir. Hatta deniz kıyısında birde sayfiye yeri inşa ettirip adına deniz kıyısındaki Bursa (Prousias at Mare) deniş; yani bugün ki Gemlik. Herhalde bu kentler birbirine karışmasın diye Konuralp’e Prousias pros Hypios, yani Hypios önündeki Bursa denmiş. Hypios bugün Konuralp’ten geçen çayın eski adı. Roma Dönemi’nde kent, Prusia at Hypium diye bilniyor. Bugün Konuralp’in tarihsel kalıntıları da 2078 yıl önce Bithynia Krallığı gibi siliniyor tarih sahnesinden: insan eli değmeden inşa edildiğine inanılan Aziz Meryem Kilisesi, Antik Tiyatro’nun önündeki eski kent meydanında dururmuş. Konuralp’ten bu yana cami olarak hizmet verilen 1500 yıllık bu bina, 1998 yılında birkaç ‘siyaset tüccarı’ tarafından yıktırılıp yerine betonarme bir cami inşa ettirilmiş. Konuralp’in kendi tarihini yok etmesi bununla da kalmamış. Tiyatronun arkasında oturan bir aile arazisinden geçen kent surlarını taş taş satmış. Neyse ki, Konuralp’in duyarlı olmaya çalışan bir belediyesi var. Arkeologların ilgi göstermediği kalıntıları temizleyip ortaya çıkarmaya kalkınca, belediye başkanı mahkemelik olmuş.

Ancak bu temizlik sırasında kamulaştırılıp yıktırılan birkaç geleneksel Konuralp Konağı’da artık fotoğraflarda kalmış. Bunlar Türkiye Cumhuriyeti’nin 21. yüzyılda ki kültür ve tarih politikasının fotoğrafları olarak saklanıyorlar.

Sırtçantam 2. sayı, Şubat 2005