Karaburun Yarımadası Sözün Bittiği Yere Yaklaşıyor Hızla!

karaburun arzava

Karaburun Yarımadası, rüzgâr enerjisi santralleriyle, mermer – taş – mıcır ocaklarıyla, beton santralleriyle, balık çiftlikleriyle yok ediliyor. Karaburun Yarımadası halkı, tüm bileşenleriyle birlikte sözde ‘Halkı Bilgilendirme Toplantıları’nı defalarca protesto ederek, tüm ilgili kurumları geniş raporlarla bilgilendirerek, hukuk süreçlerini işleterek Yarımadasını koruma çabasında.

Karaburun Yarımadası bıçak sırtında!

Karaburun Yarımadası, insanları, Akdeniz foku, Ada martısı, Ada doğanı, Nergisi, Keçileri, Enginarı ve Deniz çayırlarıyla haykırıyor: YETER ARTIK! BU VURDUMDUYMAZLIĞA BİR SON VERİN! BU ACIMASIZLIĞI, DOĞAYA – YEREL YAŞAMA KARŞI İŞLENEN BU SERİ CİNAYETLERİ DURDURUN!

Bir yandan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, binlerce yıllık bir birikimin mirası olan doğal yapısı, zengin flora – faunası, sosyo – kültürel dokusu ile, sahip olduğu varlıkların bütüncül bir anlayışla değerlendirilerek korunması ve ekosistemle uyumlu sürdürülebilir bir kalkınma stratejisinin hedeflenmesinin zorunlu olduğu nadir yerlerden biri olarak tanımlanan, Karaburun Yarımadası’nın Özel Çevre Koruma Alanı (ÖÇKA) ilan edilmesi sürecini yürütürken,

Orman ve Su İşleri Bakanlığı, İzmir İli’nde Doğa Turizmi Master Planı’nda ‘…Karaburun Yarımadası gibi birçok alan doğa turizmi kapsamında projelendirilebilecek bölgelerdir’ der ve ‘Deniz Koruma Alanı olarak ayrılabilecek seviyede denizel biyolojik çeşitlilik değerlerine sahip bölgelerin olduğunun gözlenmesi’, ‘Kıyı ve dağ ekosistemlerinin bir arada birbirini destekleyebilmesi, turizmi çeşitlendirme imkanı’ndan söz ederken;

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Kültür portalında ise Karaburun: ‘İzmir sahil şeridinin en doğal tatil yerlerinden birisidir. Çok güzel köyleri ve el değmemiş koyları vardır. Mavi Bayraklı denizi, sualtı dalış, doğa yürüyüşleri, köy turizmi, eko ve agro turizmi gibi alternatif turizm faaliyetleri için ideal özelliklere sahiptir’ şeklinde tanımlanırken;

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı kendine has özellikleri bulunan Karaburun Kıl Keçisini, yok olmaması için ‘Halk elinde ıslah’ programına alırken, kısacası, Karaburun Yarımadası’nın sahip olduğu doğal ve kültürel değerler, Yarımada bileşenlerinin yanı sıra, ilgili devlet kurumlarınca da kabul edilirken;

Aynı anda; başta maden – taş – mermer ocakları, balık çiftlikleri ve RES’ler olmak üzere yeni yatırım talepleri, kapasite artışı, talepleri artmakta, yeni yatırım izinlerini verilmeye devam edilmektedir.

Korunası doğamız, nadir bitki örtüsü ve yaban hayatı varlığımız, köylerimiz, yaşam ve geçim alanlarımız yok edilmekte ve yatırım çöplüğü haline dönüşmektedir.

Son olarak; Batı Deniz Seramik Ürünleri San. ve Tic. Ltd. Şti. Gerence Körfezi Mevkii’ndeki 9.600 m2’lik ve 300 ton / yıl kapasiteli su ürünleri yetiştiriciliği projesini yer değişikliği, alan ve kapasite artırımı talebiyle, Salman Köyü denizel alanına 2.500 ton / yıl kapasiteyle 75 bin m2’lik bir alana taşımak istemektedir. Balık çiftliklerinin yalnızca son 8 ayda denizlerimizdeki genişlemesi 350 bin m²’yi aşmıştır.

Denizler ve sahiller balık kafesleri ile kaplanarak potansiyel turizm alanları hızla kirletilmekte, denizlerimizin en değerli varlıklarından olan Akdeniz Fokları yaşam alanları, denizel biyoçeşitlilik,  yerel sürdürülebilir balıkçılık yok oluş sürecine girmektedir.

Soruyoruz: Bütün bu kısa ömürlü yatırımlar, doymak bilmez kar hırsı Yarımada’nın paha biçilmez doğal değerleri ile kadim sosyo-kültürel yaşamının üstünde midir?

Gelecek kuşaklara: ‘Akdeniz fokunu, Ada martısı, Ada doğanı, nadir bitki türlerini, keçileri, nergisi, sümbülü, doğal çipura – levrek – sinarit – kefali… kadim kültürü bitirdik, ama halkımıza ‘ucuz balık’ yedirdik mi diyeceksiniz?

Böyle giderse, Yarımada’nın doğal varlıklarının korunarak, temiz tarım ve ekolojik turizm / doğa turizmi odaklı kalkınma perspektifinin hayata geçmesi bir yana,  Yarımada’da nergisi, enginarı, mandalinası, keçisi, balıkları ve diğer deniz ürünleri ile insan yaşamı da yok olacaktır.

Yatırım taleplerinin / projelerin tümünün gerçekleşmesi halinde, denizde ve karada kapladıkları toplam alan, korunması öngörülen alana ulaşmaktadır. Bir başka deyişle korunacak alan ve korunacak değer kalmayacaktır.

Bu yatırım projeleri ve kapasite artışı izinlerinin tek tek proje bazında değerlendirilmemesi ve Yarımada için toplam ve çarpan etkisinin dikkate alınması zorunluluktur.

Bu çerçevede, Yarımada halkı tarafından büyük önem verilerek dikkatle izlenmekte olan Karaburun Yarımadası Özel Çevre Koruma Alanı ilanı sürecinin, Yarımada daha fazla tahrip edilmeden sonuçlandırılması,

Bu süreçte, Yarımada’da, ağır çevresel ve sosyal etkileri olan bu tür yatırımlarla ilgili daha önce alınmış ‘ÇED Gerekli Değildir’ veya ‘Olumlu ÇED’ kararlarının ivedilikle askıya alınması,  yatırımların başlamasına, yer değişiklikleri ile kapasite artışlarına izin verilmemesi,

Yarımada denizlerindeki su ürünleri üretimi potansiyel alanları tebliğinin iptal edilmesi,

Ülke ve dünya mirası niteliğinde olan varlıkların korunması, Yarımada’nın kadim kültürünün ve sahip olduğu değerleriyle birebir örtüşen kalıcı yerel kalkınma potansiyelinin sürdürülebilmesi açısından yaşamsal önem taşımaktadır.

İzmir Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, Batı Deniz-Seramik Ürünleri San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından Salman Köyü açıklarında yapılması planlanan Ağ Kafeslerde Su Ürünleri Yetiştirme projesi ile ilgili Çevresel Etki Değerlendirme sürecinin başladığını, halkı proje hakkında bilgilendirmek, görüş ve önerilerini almak amacıyla 09/01/2014 tarihinde saat 14:00’te Salman Köyü kahvesinde ‘Halkın Katılımı Toplantısı’ düzenleneceğini duyurmuştur.

Bu toplantıda neyin bilgisi verilecek? Ildırı, Gerence, Küçükbahçe’ den sonra, deniz ve kıyı yaşamının tahrip edilmesi sürecinde sıranın Salman ve Parlak köylerine geldiğinin mi?  75 bin m2’lik deniz alanımızın daha balık çiftlikleri için Akdeniz foklarına, turizme, sürdürülebilir kıyı balıkçılığına… kapanacağının mı?

Tüm duyarlı basın – yayın kurumlarını, kuruluş ve kişileri Yarımada halkı ve doğasının ölüm – kalım çığlığına kulak vermeye ve Karaburun Yarımadası’nın korunması için verilen mücadeleye destek olmaya çağırıyoruz.

Karaburun Kent Konseyi