İklim Değişiyor, Denge Bozuluyor

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) yayımladığı rapor, önümüzdeki yıllarda sel, kuraklık ve fırtınaların sayısı ve şiddetinde artış olacağını ortaya koyuyor. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) yeni raporu, iklim değişikliği ve aşırı hava olayları arasında bağlantı olduğunu doğruluyor.

220 uzmandan oluşan bir ekibin yaklaşık 2 yılda hazırladığı rapora göre, önümüzdeki yıllarda iklim değişikliğinin etkileri arttıkça, dünya daha şiddetli yağmurlar, daha sert fırtınalar ve daha derin kuraklıklara sahne olacak. Raporda dikkat çekilen bir diğer nokta ise, bu aşırı hava olaylarından en fazla etkilenecek olan ülkelerin gelişmekte olan ülkeler olduğu. Uzmanlar bunun nedeninin hem coğrafi konum, hem de altyapı eksikliği olduğunu söylüyor. 1979 ila 2004 yılları arasında doğal afetlerden ölümlerin % 95’i gelişmekte olan ülkelerde yaşandı.

En sıcak yaz, en kurak yaz, gıda sıkıntısı, taşkınlar ve seller gibi en’leri yaşadığımız son yıllarda, her geçen gün daha fazla yaşanan bu aşırı hava olaylarının nedeninin büyük ölçüde iklim değişikliği olduğunu artık biliyoruz. İklim değişikliğinin en büyük nedeni ise kömür, petrol gibi fosil yakıtların yarattığı karbon salımları. Kömür, dünya üzerindeki karbondioksit salımlarının % 41’inden sorumlu ve iklim değişikliğine neden olan en tehlikeli yakıt. Türkiye’de ise halen kurulması planlanan 50 kömürlü termik santral var. Üstelik Türkiye, son 10 yılda sera gazı artış oranları bakımından tüm dünyada birinci sırada.

Ülkeler yıllardır bir araya gelip karbon salımlarını azaltmak üzerine konuşuyor ama her yıl bu salımlar daha da artıyor. Bu ay sonunda Durban’da gerçekleşecek iklim konferansı hükümetlere bir şans daha veriyor. Türkiye de dahil tüm ülkeler sera gazı salımlarını ciddi derecede azaltacak şekilde harekete geçmeli. Kaybedecek vakit kalmadı. Yarını bugün kurtarmalıyız.

Avrupa Yenilenebilir Enerjiler Konseyi’yle (EREC) birlikte hazırladığımız Enerji [D]evrimi raporuna göre, Türkiye enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kullanımı ile, enerji sektöründen kaynaklanan  karbondioksit salımlarını 2050 yılına kadar 1990 seviyesinin % 18 oranında aşağıya çekebilir.

Raporda neler öne çıkıyor?

– 21. yüzyılda aşırı soğukların görülme sıklığında azalma ve aşırı sıcaklıkların görülme sıklığında dünya çapında bir artış yaşanacak. (% 99 – 100 olasılık)

– 21. yüzyılda dünyanın çoğu bölgesinde yağışların yoğunluğunda ve görülme sıklığında artış olacak. Bu özellikle yüksek enlemlerde, tropikal bölgelerde ve kuzey orta enlemlerde kış mevsiminde yaşanacak. (% 66 -100 olasılık)

– Tropikal siklonların neden olduğu şiddetli yağışlar, sera gazı salımlarının neden olduğu ısınma nedeniyle artacak. (% 66 -100 olasılık)

– Isı dalgalarındaki değişimler, buzulların erimesi ve kutuplardaki donmuş kara parçalarındaki bozulması büyük olasılıkla yüksek dağlarda eğim değişikliklerine, büyük kütlelerin yer değiştirmesine ve buzul göllerinde taşkınlara neden olacak.

– Hava ve iklime bağlı ortaya çıkan ekonomik kayıplar yıllara göre değişiklik göstererek artmaktadır.

– Ölüm oranları ve ekonomik kayıplar gelişmekte olan ülkelerde daha fazla. 1979 ila 2004 yılları arasında geçen 25 yıllık süreçte doğal afetlerden ölümlerin % 95’i gelişmekte olan ülkelerde yaşandı.

– Yeni korunma önlemleri alınmazsa tropikal siklonlardan kaynaklanan ekonomik kayıplar artacak.

– Eğer daha sık ya da daha şiddetli felaketler yaşanırsa, dünyada yaşanılabilir olan bölgeler azalacak. Bu da beraberinde göçlerde bir artışı getirecek. Mercan adalar gibi sular altında kalma tehlikesi olan yerlerde pek çok kişinin göç etmek zorunda kalması olasılığı var.