İklim Değişikliği = Küresel Alarm

Olgunluk, sorumluluk almaktır. Taşınan sorumluluk toplumsal sorumluluk ise geçmişi anlamalı, şimdiki zamanı tanımalı ve geleceği etkileyecek kararlar alınmalıdır. Bugünün karar vericileri, geleceğin sorumluluğunu da üzerlerinde taşırlar.

Dünya sonsuz bir kaynak değil. Ortak sorumluluğumuz tam da bu noktada devreye giriyor. 4,54 milyar yıllık yaşamında dünyanın iklimi defalarca değişti. Bugün aldığımız her nefes, gıdamız, suyumuz, ürememiz, üretebilmemiz ve sağlıklı bir yaşam sürebilmemiz için gereken her şey çevre ve iklime bağlı.

Yaklaşık 150 yıl önce sanayi devriminin başlangıcında atmosferdeki karbondioksit miktarı önceki 700 yıl ile hemen hemen aynı seviyedeydi. Son 150 yılda, ortalama sıcaklık dünyada neredeyse 0,8ºC ve Avrupa’da da yaklaşık 1ºC arttı. 1990’lar bin yılın en sıcak on yılı, 1998 yılı ise bin yılın en sıcak yılı oldu. 2011’in ilk 6 ayı, şimdiye kadarki en sıcak dönem olarak kayıtlara geçti. Bunun en büyük sebebi de fosil yakıtlar.

Kömür, iklimi değiştiren en tehlikeli fosil yakıt. Dünyadaki enerji kaynaklı toplam karbon salınımlarının % 41’inden tek başına kömürlü termik santraller sorumlu. Eğer emisyonları sınırlandıracak küresel eylemde bulunulmazsak, 2100 yılına kadar küresel sıcaklıkların 1,8ºC ile 4,0ºC kadar daha ısınması bekleniyor. Bu, sanayi öncesi zamanlardan beri kaydedilen sıcaklık artışının 2°C’yi aşacağı anlamına geliyor. 2°C, bugün içinde yaşadığımız çevre koşullarının değişeceği, geri dönüşü olmayan eşik.

Küresel ısınmayla mücadele bir çevre meselesi değil, yaşam hakkı meselesi. Yerel halklar bu mücadelenin esas zemini. Türkiye’nin yüz yüze olduğu en büyük çevresel sorunlardan biri olan 50 kömürlü termik santral planına karşı mücadelenin başrolünde de onlar var. Sadece ülkemizin değil, tüm dünyanın ortak paydası olan çevrenin havasını, suyunu ve geleceğini korumak için bedelini çok ağır ödeyeceğimiz bu hatanın gerçek şahitleri olarak onlar sessiz kalmıyorlar. Gerze direniyor, Erzin direniyor, Bartın direniyor, Yalova direniyor, Amasra direniyor, Foça direniyor.

Gerze 3 yıldır mücadele ediyor, 3 aydır nöbet tutuyor. Vizyonsuz enerji kararlarına karşı, inadına direniyor. Havasını, suyunu, toprağını ve geleceğini kömüre karşı koruyan Gerzeliler, direnişleriyle dünyayı kurtarıyor. Onların toplumsal vicdanımızın, en önemlisi de ortak sorumluluğumuzun simgesi.

Geleceğimizi ve yaşam hakkımızı elimizden almaya çalışanlar, bir tek noktayı unutuyorlar. Bizlerin yani sıradan insanların dünyayı değiştirme gücünü. Bir şansımız var, onu doğru değerlendirmek ise bizlerin elinde.