İklim Değişikliği, Aşırı Hava ve İklim Olaylarının Sıklığını ve Şiddetini Arttırıyor

TEMA Vakfı tarafından düzenlenen İklim Değişikliği, Kuraklık ve Çölleşme: Gözlenen ve Öngörülen Değişiklikler, İklim Sisteminin Korunması ve Uluslararası Antlaşmalar Konferansı İstanbul’da Milli Reasürans Binası’nda yapıldı.

TEMA Vakfı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş tarafından verilen konferansa TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı A. Doğan Arıkan, Başkan yardımcısı Deniz Ataç, Genel Müdür ve İcra Kurulu Üyesi M. Serdar Sarıgül, TEMA Vakfı Gönüllüleri ve çalışanları, çeşitli STK, üniversite ve kuruluşların temsilcileri katıldı.

TEMA Vakfı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş konuşmasında, ülkemizde son dönemde yaşanan aşırı (ekstrem) hava ve iklim olaylarına dikkat çekti: “İklim değişikliği ekstrem hava ve iklim olaylarının sıklığında, şiddetinde, alansal dağılışında, uzunluğunda ve zamanlamasında değişiklikler oluşmasına neden olmaktadır.  Örneğin, klimatolojik ve meteorolojik gözlemlerden elde edilen kanıtlara göre, 1950’lerden beri bazı ekstremlerde özellikle günlük ekstremlerde ve sıcak hava dalgalarının sıklığı ve uzunluğunda önemli değişiklikler ortaya çıktığını göstermektedir. Bu tür değişiklikler, Türkiye’de de özellikle 1990’lı yıllarla birlikte donlu günlerin azalması, sıcak günlerin ve gecelerin sayısının, gece en düşük ve gündüz en yüksek hava sıcaklıklarının artması, başka bir deyişle genel olarak sıcak hava dalgalarının sıklığının ve şiddetinin kuvvetlenmesi şeklinde kendisini hissettirmektedir.”

Güney Afrika’nın Durban Kenti’nde 28 Kasım-9 Aralık 2011 tarihleri arasında yapılan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) Taraflar Konferansı ve Kyoto Protokolü Taraflar Konferansı toplantılarını TEMA Vakfı adına izlediğini belirten Prof. Dr. Murat Türkeş, söz konusu toplantıda açıklanan IPCC’nin İklim Değişikliğine Uyumun Geliştirilmesi için Ekstrem Olayların ve Afet Risklerinin Yönetimi konulu IPCC Özel Raporu’nun da ekstrem hava ve iklim olaylarının artarak devam edeceğini destekler nitelikte olduğunu belirtti ve raporun sonuçlarını özetledi:

– Şiddetli yağışlar 21’nci yüzyılda dünyanın birçok bölgesinde olasılıkla artacaktır.

– Tüm okyanuslarda beklenmemesine karşın, ortalama tropikal siklon (derin ve çok kuvvetli rüzgâr üreten alçak basınç) maksimum rüzgâr hızları olasılıkla artacaktır. Ancak, tropikal siklonların küresel oluşma sıklığı olasılıkla ya azalacak ya da değişmeden kalacaktır.

– Kuraklık olayları, 21’nci yüzyılda bazı bölgelerde ve mevsimlerde şiddetlenebilecektir.

– Ortalama deniz düzeyi yükselmesi yüksek olasılıkla, aşırı kıyısal yüksek su düzeylerinin etkin olduğu alanlardaki yükselme eğilimlerine katkı sağlayacaktır.

– Sıcak hava dalgalarındaki (3 – 5 gün ve daha uzun süreli yüksek hava sıcaklığı devreleri), buzulların geri çekilmesindeki ve permafrost (yüksek enlemlerdeki sürekli donmuş topraklar) bozulmasındaki değişikliklerin yüksek bir istatistiksel güven düzeyinde, örneğin yamaç duraysızlıkları, kütle hareketleri ve buzul göllerinin taşması gibi dağlarda gerçekleşen doğal olayları ve afetleri etkileyecektir.

Prof. Dr. Murat Türkeş özellikle Türkiye’yi bekleyen iklim değişikliğine bağlı etkilere dikkat çekti : “Bir Akdeniz ülkesi olan Türkiye’nin, gelecekte özellikle daha yüksek hava sıcaklıkları daha sık ve etkili sıcak hava dalgaları ve kuraklaşma sonunda iklim değişikliğinden en çok etkilenecek ülkeler arasında yer alması beklenmektedir. İklim modelleri ayrıca Türkiye ve bölgesinde gelecekte hidrolojik döngünün kuvvetlenmesinin de katkısıyla şiddetli sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlar gibi şiddetli hava olaylarının sıklığında artış olabilecektir. Genel olarak da hava ve iklim ekstremlerinde ve afetlerinde örneğin taşkın ve seller, orman yangınları, kuraklık ve çölleşme gibi olaylarda insan yaşamını, sosyoekonomik sistemleri ve ekosistemleri etkileyebilecek artışlar olabilecektir.”

Türkeş konuşmasında, iklim değişikliğinden en fazla etkilenebilecek ülkeler arasında yer alan Türkiye’nin bu yüzden iklim değişikliği ile savaşım ve küresel iklim sisteminin korunmasına yönelik; küresel ve bölgesel çabalara bir an önce katılmasının zorunlu olduğunun altını çizdi. Prof. Dr. Türkeş; “Türkiye en kısa sürede kendisine tanınan özel koşullarından pozitif yönde yararlanarak ve bir Avrupa Birliği üye ülkesi  olma isteğini de dikkate alarak sera gazı salımlarını 2020 ve sonrası için belirli bir oranda azaltmak ve denetlemeye yönelik yasal politika ve önlemleri de ivedilikle kabul etmeli ve yaşama geçirmelidir ” dedi.

Konferansın ardından dinleyicilerin soruları ile iklim değişikliği ve etkileri konusunda katılımcı bir tartışma başladı. Konferansı değerlendiren TEMA Vakfı Genel Müdürü M. Serdar Sarıgül, TEMA Vakfı’nın 20. yılında uzman bilim insanlarımızın katılacağı çeşitli konferans ve paneller düzenlenemeye devam edeceğiz” dedi.

TEMA Vakfı

Fotoğraf: İsmail Şahinbaş