Horon Her Yerde Oynanmaz!

Türkiye’nin her yerinde halkımızın tören ve şenliklerinde icra ettiği anonim danslar vardır. Bu anonim danslar sadece ülkemizin idari sınırların içerisinde kalmayıp, kimi geleneksel danslarımız ülke coğrafyamızın dışına çıkar. Ülkemizin halk dansları dünyanın en ilgi çekici halk dansları arasındadır. Tarih öncesinden günümüze birçok uygarlığı barındırmış olan Anadolu’da ki kültür bileşimi halk danslarımız alanında da görülür.

Türk halk dansları 

Ülkemizin halk dansları tür, karakter, figür, koreografik yapı, içerik, ritim, giysi vb açılarından büyük bir zenginliğe ve çeşitliliğe sahiptir. Türk halk danslarını bazı halkbilimciler altı bölgeye ayırmışlardır. Bunlar;

‘Halay Bölgesi’ olarak isimlendirilen; Hakkâri-Çankırı-Adana üçgeni,

‘Bar Bölgesi’ olarak isimlendirilen; Doğu ve Kuzeydoğu Anadolu,

‘Horon Bölgesi’ olarak isimlendirilen; Doğu Karadeniz,

‘Kaşık Bölgesi’ olarak isimlendirilen; Eskişehir, Konya, Mersin, Antalya, Niğde, Kırşehir,

‘Zeybek Bölgesi’ olarak isimlendirilen; Ege ve Güneybatı Anadolu ve

‘Hora Bölgesi’ olarak isimlendirilen Trakya’dır.

Horon Yöresi

Doğu Karadeniz’deki halk dansları ‘Horon Yöresi’ içinde yer alır. Horon adı ‘topluluk, yığın’ anlamına gelir. Antik Yunancada Horos ‘dans’ anlamındadır. Horos kelimesi Xenofon’un kaleme aldığı Anabasis’te (Anabasis kitabı dilimize ‘Onbinlerin Dönüşü’ olarak çevrildi) dans anlamında geçmesinin yanı sıra aynı kelime ‘dansçı’, ‘şarkıcı topluluğu’ anlamına da gelmektedir. Doğu Karadeniz ve Kafkasya’da, horonun ilkel dinler döneminde dinsel ayinlere dayandığı bilinmektedir. Bu dönemlerde yapılan her eylemde tanrıların rızasının alınması için ayinler yapılarak ilahiler eşliğinde de oyunlar oynanırdı. Bu oyunlara genel anlamda ‘Oğoronu’ denirdi. Bu kelime günümüzde de hala Lazlar arasında kullanılmaktadır.

Oğoronu=oyun,

Viğoronam=oynuyorum,

İğoroni=oyna,

Viğoronat=oynayalım

Bu arada hiçbir Lazca kelime sessiz harfle bitmez (örnek; Batum değil, Batumi).

Halk dansları ritüel özellik taşır

Halk danslarının dinsel özellik taşıması, Anadolu, Mezopotamya ve Kafkasya’da hatta tüm Orta Asya’da yaşayan halklara dair ortak bir durumdur. Halk oyunları, görsel ve işitsel mirasımızdan olup, toplumun sosyal hayatının ve kültür zenginliğinin bir göstergesidir. Geçmişten günümüze kadar getirmeyi başardığımız bu oyunlar; değişerek, gelişerek devam etmektedir. Bu coğrafyalarda yaşayan halklar çok çeşitli nedenlerle dans ederler: Düğünler, dinsel ve ulusal bayramlar, sünnet, doğum, askere gitme, askerden dönme ve panayırlar. Kimi bölgelerde mevsim dönümlerinde yani koç katımında ve Hıdrellez gibi zamanlarda da dans eder.

Horon ruhla oynanır

Türk halk dansları içeriklerine göre; ‘Soyut danslar’ ve ‘Taklitli danslar’ olmak üzere iki ana kümede toplanabilir. Koreografik yapı açısından da Türk halk dansları iki büyük gruba ayrılır. Bunlar ‘Tutuşmalı’ ve ‘Tutuşmasız’ danslardır.

Türkiye’de yaşayan Lazların büyük çoğunluğu halk şarkılarını ‘Tek sesli’ çalar ve söylerler. Oysa Gürcistan’da yaşayan Lazlar, Rus ve Gürcü müziğinin etkisi ile halk şarkılarını ‘Çok sesli’ söylüyorlar.

Gelelim zurnanın zırt dediği yere. Horon vurulmaz, tepilmez, kırılmaz, horon bir dans türüdür. Horona durulur… Ve horon bedenle değil, ruhla oynanır…

Metin ve fotoğraflar: İsmail Şahinbaş