Havada Bahar Kokusu Var

Kuşlar coştu. Hiç durmadan şarkı söylüyor, şiir okuyor. Günü doya doya yaşamak için erkenden kalkıp çığlık çığlığa başlıyorlar yarışmaya. Bize doyumsuz konser veriyor, sevgilerini hiç çekinmeden birbirlerine sunuyorlar. Her gün sevgiden uzaklaşan insanlara, onun vazgeçilmezliğini anlatmaya çalışıyorlar. Kısacık yaşamlarını ellerinden geldiğince mutlulukla doldurma derdindeler.

Ormanı, kırları sormayın gitsin. Bu yıl yağmur bol oldu ya, her yeri yem yeşil halı kapladı. Üstüne bin bir renkli desenler yerleşti. Hem de gülücükler saçan papatyalar, mor, mavi, beyaz, pembe, sarı mineler, onları kıskanan kıp kırmızı, narin gelincikler, daha adlarını sayamadığımız, nice güzel çiçekler, yollarımıza serilmiş bizim onları ziyaret etmemizi bekliyor. Ormanı saran gizemli sahlep çiçekleri görülmeye değerdir şimdi. Kimisi arıya öykünür, kimisi kendisini kelebek sanır. Aslında onlar yabani orkideler. Hani Avrupalıların, köylülerimizi kandırıp soğanlarını söktürerek, ülkelerine taşıdıkları çiçekler. Yoksulu etkilemek kolaydır, yıllardır yaşanan bu değil mi? Neyse bugün sorunlara dalmadan yazmaya kararlıyım. Baharın büyüsü bozulmasın. Şu güzellikler burnumuzdan gelmesin.

Hey, cenneti yerin altında arayanlar! Gözünüzü açın da bakın çevreye, yüzünüz gülsün biraz. Cennetin ortasında yaşıyorsunuz da farkında değilsiniz. Mehmet Amcanın dediği gibi “Dünyanın cenneti Anadolu, Anadolu’nun cenneti de Antalya.” Canınız mı sıkıldı? Çok değil, bir saat yürüyerek, ya denize, ya da kırlara ulaşırsınız. Soluyun bol bol çiçek kokularını, dinleyin kuşların, böceklerin şarkılarını, evinize dönerken yeniden doğarsınız yaşama.

Yaşamak, aldığınız nefes sayısıyla ölçülmez, nefesinizi kesen anların sayısıyla ölçülür.”

Nefesinizi kesen anların çoğalması dileğiyle.