Hasankeyf, Maalesef Şımarık Bir Kadının Sevgilisi Değil

Otuz yıl önce planlanan GAP kapsamındaki Ilısu Barajı eğer inşa edilirse Dicle kıyısındaki iki bin yıllık bir kültür abidesi, ülkemizin önemli bir turizm gelir kaynağı, ortak bir kültür mirası sular altında kalacak. ‘Güneydoğu’nun Kapadokyası’, ‘Güneydoğu’nun Efes’i’ kaybolursa tüm insanlığa karşı büyük bir kültür ayıbı işlenmiş ve affedilmeyecek bir hata yapılmış olur.

Acaba Hasankeyf’i Türk ulusu bugün ne kadar tanıyor? Yıllar önce çevremdekilere “Ben Hasankeyf gönüllülerinin organize ettiği bir panelde konuşacağım” dediğim zaman; “O da kim?” diye sordular. O da kim! Evet.

Hasankeyf, Sibel Can veya Seda Sayan’ın sevgilisi, Tamer Karadağlı’nın da oteldeki yatak arkadaşı olsaydı, tüm Türkiye anında ana haber bülteninde duyardı. Ne yazık ki, Hasankeyf sadece Dicle kıyısındaki Kuzey Mezopotamya mağaraları ile koyun koyuna eski çağların büyüsünü taşıyan antik bir kent.

Evet, maalesef Hasankeyf, Seren Serengil’in gizli aşığı olamadı. O sadece Artuklular Dönemi’nin başkenti. Eyyübiler ile Akkoyunlular gibi birçok medeniyete beşiklik etmiş bir kent. Süryanice bir isim olan Kifo’nun ‘Kaya’ anlamına gelmesi dolayısıyla Hasankeyf ‘kayalara oyulan kent’ olarak da biliniyor. Hasankeyf, sadece Rızk, Sultan Süleyman, Koç Camileri, Kale’deki Ulu Cami, Küçük Saray, Kale Kapısı ve Zeynelbey Türbesi gibi eserlere sahip olan bir belde.

Yekpare kalelerin karşısındaki darphanesi, Bizans Dönemi’nden kalan bir kilise kalıntısı, İmam Abdullah Türbesi, köprü ayakları üzerindeki taş kabartmaları, kalenin kuzey cephesinden Dicle’ye inişi sağlayan gizli merdivenleri, Rızk Camii’nin çift yollu minaresi ile bir kültür mozaiği Hasankeyf.

Mirasını yok ettiğimiz dünyadan yakın gelecekte ‘özür dilememek’ için, Ilısu Barajı’ndan tamamen vazgeçelim. Zaten İngiltere ile İtalya’nın Hasankeyf’i koruma adına ‘kredi’ vermekten vazgeçmeleri söz konusu. Aynı enerjiyi bölgede kurulacak bir kömür veya doğal gaz santrali ile elde edebiliriz. Çevre duyarlı teknolojilerle kömürden enerji elde edilmesi halinde karbondioksit çıkışı dışında çevresel bir sorun yaşanmaz. Doğru bir yer seçiminden sonra kömür santrale temizlenmiş olarak beslenir; akışkan yataklı yanma sistemi kullanılır; kükürt arındırma tesisi kullanılır ve böylece aynı miktarda enerji elde edilir.

Hasankeyf ABD’de olsa, onu cam fanus içersine saklar ve gururla sergilerlerdi. Milyonlarca insan dünyanın her bir köşesinden onu görmeye gelirdi ve ‘oluk’ gibi para kasalara girerdi. Son İskoçya gezimde Vikinglerden kalan bir ‘dikiti’ cam altında koruma altına aldıklarını gördüm. İngiltere’de ‘Stonehedge’ sadece çürük dişler gibi duran 20 – 30 kaya parçasından ibaret.

Lütfen hem kültürümüz, hem de ülkemizin kurtuluşu olarak görülen bacasız endüstri ‘turizm’ adına Hasankeyf’e sahip çıkalım! Şu andaki sessizlik Hasankeyf adına bozulmasın! Hasankeyf size olan borcunu fazlası ile ödeyecektir, inanın!

Prof. Dr. Orhan Kural

Sırtçantam 1. sayı, Ocak 2005